Your browser doesn’t support HTML5 audio
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْغَٰشِيَةِ
Hel etâke hadîsul gâşiyeh(gâşiyeti).
Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- -mi?
- هَلْ
- sana geldi-
- أَتَاكَ
- ا ت ي
- haberi
- حَدِيثُ
- ح د ث
- sarıp kaplayacak olanın
- الْغَاشِيَةِ
- غ ش و
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
- Diyanet Vakfı: (Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Geldi mi sana o Ğaşiye (her şeyi kuşatacak salgın, istilacı kıyametin) haberi?
- Elmalılı Hamdi Yazır: O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet´in haberi sana geldi mi?
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm! Bütün insanları dehşeti ile) kaplayacak olan kıyametin haberi, muhakkak ki sana gelmiştir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Geldi mi sana o Gaşiye hadîsi?
- Fizilal-il Kuran: Ey insanoğlu! Herşeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
- Hasan Basri Çantay: (Felâketleri bütün mahlûkaatı sarıb kaplayacak olan) kıyamet gününün haberi sana geldi ya.
- İbni Kesir: Her şeyi sarıp kaplayacak olanın haberi sana geldi mi?
- Ömer Nasuhi Bilmen: (1-2) Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi? O gün nice yüzler zillete düşmüştür.
- Tefhim-ul Kuran: (Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
Resim yüklenemedi.