Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ ٱلَّذِى جَعَلْنَٰهُ لِلنَّاسِ سَوَآءً ٱلْعَٰكِفُ فِيهِ وَٱلْبَادِ ۚ وَمَن يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍۭ بِظُلْمٍ نُّذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
İnnellezîne keferû ve yasuddûne an sebîlillâhi vel mescidil harâmillezî cealnâhu lin nâsi sevâenil âkıfu fîhi vel bâd(bâdı), ve men yurid fîhi bi ilhâdin bi zulmin nuzıkhu min âzâbin elîm(elîmin).
İnkâr edenler ile Allah’ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- şüphesiz
- إِنَّ
- kimseler
- الَّذِينَ
- inkar eden(ler)
- كَفَرُوا
- ك ف ر
- ve geri çevirenler
- وَيَصُدُّونَ
- ص د د
- -ndan
- عَنْ
- yolu-
- سَبِيلِ
- س ب ل
- Allah’ın
- اللَّهِ
- ve Mescid-i (Haram’dan)
- وَالْمَسْجِدِ
- س ج د
- (ve Mescid-i) Haram’dan
- الْحَرَامِ
- ح ر م
- الَّذِي
- yaptığımız
- جَعَلْنَاهُ
- ج ع ل
- bütün insanlar için
- لِلنَّاسِ
- ن و س
- eşit (ibadet yeri)
- سَوَاءً
- س و ي
- yerli olan
- الْعَاكِفُ
- ع ك ف
- orada
- فِيهِ
- ve dışarıdan gelen
- وَالْبَادِ
- ب د و
- ve kim
- وَمَنْ
- isterse
- يُرِدْ
- ر و د
- orada (böyle)
- فِيهِ
- haktan sapmak
- بِإِلْحَادٍ
- ل ح د
- zulüm ile
- بِظُلْمٍ
- ظ ل م
- ona taddırırız
- نُذِقْهُ
- ذ و ق
- -tan
- مِنْ
- bir azab-
- عَذَابٍ
- ع ذ ب
- acı
- أَلِيمٍ
- ا ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: İnkâr edenler ile Allah’ın yolundan ve içinde, yerli, misafir bütün insanları eşit kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlar (azabı hak etmişlerdir.) Kim de orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattıracağız.
- Diyanet Vakfı: İnkâr edenler, Allah´ın yolundan ve -yerli, taşralı- bütün insanlara eşit (kıble veya mâbed) kıldığımız Mescid-i Harâm´dan (insanları) alıkoymaya kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ancak o inkar edenler Allah´ın yolundan, yerli ve yabancının eşit hakka sahip olduğu bütün insanlar için yapılan Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara ve orada zulüm ve dinsizlik ile yalnış bir yola saptırmak isteyene, ona muhakkak gayet acı bir azap tattırırız.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Şüphesiz inkâr edenlere, Allah´ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız.
- Ali Fikri Yavuz: Amma o küfre varıp da Allah yolundan ve Mescid-i Haram’dan -ki biz onu, mukîm ve misafire müsavi olmak üzere bütün insanlar için (kıble ve ibadethane) yapmışızdır - alıkoymakta olanlar elbette azab göreceklerdir. Her kim, Mescid-i Haram’da hakdan meylederek zulüm yaparsa, ona acıklı bir azab taddırırız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Amma şunlar ki küfr ettiler hem Allah yolundan ve o Mescidi haramdan meni´ ediyorlar ki biz onu, mukîm ve müsafir içinde müsavi olmak üzere, umum insanlar için yapmışız ve her kim onun içinde zulm ile ilhad ile bir irade ederse ona muhakkak elîm bir azâb tattırırız
- Fizilal-il Kuran: Kâfirlere, insanları, Allah´ın yolundan ve gerek Mekke yerlilerinin gerekse dışardan gelen herkesin ziyaretine eşitçe açtığımız Mescid-i Haram´a (Kâ´be´ye) girmekten alıkoyanlara gelince kim orada zalimce bir tutum takınarak Allah´ın emirlerini çiğnerse kendisine acıklı bir azap tattırırız.
- Hasan Basri Çantay: Hakıykat, o küfredenler, o Allahın yolundan ve kendisi (ni ziyaret) de yerli, müsâfir insanları müsâvî kıldığımız Mescid-i haramdan alıkoymakda olanları... Kim orada zulm ile ilhaada yeltenirse biz ona pek acıklı bir azâb tatdırırız.
- İbni Kesir: Muhakkak ki o küfredenlere, Allah´ın yolundan ve (yerli, yolcu bütün insanları eşit kıldığımız) Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara ve orada zulm ile ilhada yeltenenlere; elim bir azabtan tattırırız.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Muhakkak o kimseler ki, kâfir oldular ve Allah´ın yolundan ve yerliler ile taşradan gelenler için müsavî kıldığımız Mescid-i Haram´dan (nâsı) menederler, ve her kim ki, orada zulme meyletmek arzusunda bulunur, ona bir acıklı azaptan tattıracağız.
- Tefhim-ul Kuran: Gerçek şu ki, inkâr edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram´dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azab taddırırız.
Resim yüklenemedi.