Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَقَدْ ءَاتَيْنَٰكَ سَبْعًا مِّنَ ٱلْمَثَانِى وَٱلْقُرْءَانَ ٱلْعَظِيمَ
Ve le kad âteynâke seb’an minel mesânî vel kur’ânel azîm(azîme).
Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’an’ı verdik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve andolsun
- وَلَقَدْ
- sana verdik
- اتَيْنَاكَ
- ا ت ي
- yedi
- سَبْعًا
- س ب ع
- مِنَ
- ikililerden
- الْمَثَانِي
- ث ن ي
- ve Kur’an’ı
- وَالْقُرْانَ
- ق ر ا
- büyük
- الْعَظِيمَ
- ع ظ م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur’an’ı verdik.
- Diyanet Vakfı: Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur´an´ı verdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Andolsun ki, sana namazlarda tekrarlanan yedi ayeti (Fatiha´yı) ve Yüce Kur´an´ı verdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve yüce Kur´ân´ı verdik.
- Ali Fikri Yavuz: Andolsun ki, biz, sana, (her namazda) okunup tekrarlanan yedi âyeti (Fâtiha sûresini) ve şu büyük Kur’ân’ı verdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Celâlim hakkı için sana «seb´ul mesâni»´yi ve Kur´anı azımi verdik
- Fizilal-il Kuran: Gerçekten sana sürekli tekrarlanan yedi ayetli Fatiha suresini ve yüce Kur´an´ı verdik.
- Hasan Basri Çantay: Andolsun ki biz sana (namazın her rek´atında) tekrarlanan yedi (âyet-i kerîme) yi ve şu büyük Kur´ânı verdik.
- İbni Kesir: Doğrusu sana; Biz, tekrarlanan yediyi ve şu Kur´an´ı verdik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Zâtı akdesime kasem olsun ki, sana tekrarlanan yediyi (Fatiha sûresini) ve büyük Kur´an´ı verdik.
- Tefhim-ul Kuran: Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kur´an´ı verdik.
Resim yüklenemedi.