Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِن طَآئِفَتَانِ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ٱقْتَتَلُوا۟ فَأَصْلِحُوا۟ بَيْنَهُمَا ۖ فَإِنۢ بَغَتْ إِحْدَىٰهُمَا عَلَى ٱلْأُخْرَىٰ فَقَٰتِلُوا۟ ٱلَّتِى تَبْغِى حَتَّىٰ تَفِىٓءَ إِلَىٰٓ أَمْرِ ٱللَّهِ ۚ فَإِن فَآءَتْ فَأَصْلِحُوا۟ بَيْنَهُمَا بِٱلْعَدْلِ وَأَقْسِطُوٓا۟ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ
Ve in tâifetâni minel mû’mînînektetelû fe aslihû beyne humâ, fe in begat ihdâhumâ alel uhrâ fe kâtilûlletî tebgî hattâ tefîe ilâ emrillâh(emrillâhi), fe in fâet fe aslihû beynehumâ bil adli ve aksitû, innallâhe yuhıbbul muksitîn(muksitîne).
Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve eğer
- وَإِنْ
- iki grup
- طَائِفَتَانِ
- ط و ف
- -dan
- مِنَ
- inananlar-
- الْمُؤْمِنِينَ
- ا م ن
- vuruşurlarsa
- اقْتَتَلُوا
- ق ت ل
- düzeltin
- فَأَصْلِحُوا
- ص ل ح
- onların arasını
- بَيْنَهُمَا
- ب ي ن
- şayet
- فَإِنْ
- saldırırsa
- بَغَتْ
- ب غ ي
- biri
- إِحْدَاهُمَا
- ا ح د
- üzerine
- عَلَى
- öteki
- الْأُخْرَىٰ
- ا خ ر
- vuruşun
- فَقَاتِلُوا
- ق ت ل
- الَّتِي
- saldıran tarafla
- تَبْغِي
- ب غ ي
- kadar
- حَتَّىٰ
- dönünceye
- تَفِيءَ
- ف ي ا
- إِلَىٰ
- buyruğuna
- أَمْرِ
- ا م ر
- Allah’ın
- اللَّهِ
- eğer
- فَإِنْ
- dönerse
- فَاءَتْ
- ف ي ا
- artık düzeltin
- فَأَصْلِحُوا
- ص ل ح
- onların arasını
- بَيْنَهُمَا
- ب ي ن
- adaletle
- بِالْعَدْلِ
- ع د ل
- ve daima adil olun
- وَأَقْسِطُوا
- ق س ط
- çünkü
- إِنَّ
- Allah
- اللَّهَ
- sever
- يُحِبُّ
- ح ب ب
- adalet yapanları
- الْمُقْسِطِينَ
- ق س ط
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.
- Diyanet Vakfı: Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah´ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle çarpışırlarsa, hemen aralarını bulun barıştırın! Şayet biri ötekine saldırıyorsa, Allah´ın emrine dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse, yine adaletle aralarını düzeltin ve hep insaflı olun. Çünkü Allah adaletli davrananları sever.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah´ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.
- Ali Fikri Yavuz: Eğer müminlerden iki birlik çarpışırlarsa, hemen aralarını düzelterek barıştırın. Eğer onlardan biri (Allah’ın hükmüne razı olmıyarak) tecavüz ediyorsa, o vakit tecavüz edenle, Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın. (Sonunda teslim olur Allah’ın emrine) dönerse, yine adaletle aralarını düzeltin ve hep adaletle iş görün; çünkü Allah adalet yapanları sever.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve eğer Mü´minlerden iki taife çarpışırlarsa hemen aralarını bulun barıştırın, şayed biri diğerine karşı bagyediyorsa o vakıt bagî olana Allahın emrine rücu´ edinciye kadar kıtâl edin, eğer rücu´ ederse yine adaletle beyinlerini sulh edin ve hep insaflı olun, çünkü Allah adâlet yapanları sever
- Fizilal-il Kuran: Eğer mü´minlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah´ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever.
- Hasan Basri Çantay: Eğer mü´minlerden iki zümre birbiriyle döğüşürlerse aralarını (bulub) barışdırın. Eğer onlardan biri diğerine karşı haalâ tecâvüz ediyorsa siz, o tecâvüz edenle, Allahın emrine dönünceye kadar, savasın. Binnetîce eğer (Allahın emrine) dönerse artık adaletle aralarını (bulub) barışdırın. (Her işinizde) adalet (le hareket) edin. Allah, şübhesiz ki, aadil olanı sever.
- İbni Kesir: Eğer mü´minlerden iki taife çarpışacak olursa; aralarını düzeltin. Şayet biri diğeri üzerine saldırırsa; saldıranlarla Allah´ın buyruğuna dönünceye kadar savaşın. Eğer dönerlerse; artık adaletle aralarını bulun ve adil davranın. Şüphesiz ki Allah; adil davrananları sever.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve eğer mü´minlerden iki tâife çarpışırlarsa aralarını hemen ıslah ediniz. Sonra onlardan biri diğeri üzerine tecavüzde bulunmuş olursa o tecavüz eden ile Allah´ın emrine rücu edinceye değin savaşta bulunun; sonra rücu ederse artık aralarını adâletle ıslah ediniz ve adilâne harekette bulunun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ adâlette bulunanları sever.
- Tefhim-ul Kuran: Mü´minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup düzeltin. Şayet biri diğerine haksızlıkla tecavüzde bulunacak olursa, artık, haksızlıkla tecavüzde bulunanla, Allah´ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah´ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever.
Resim yüklenemedi.