Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَا نُؤَخِّرُهُۥٓ إِلَّا لِأَجَلٍ مَّعْدُودٍ
Ve mâ nuahhıruhû illâ li ecelin ma’dûd(ma’dûdin).
Biz onu ancak belirli bir zamana kadar erteliyoruz.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve
- وَمَا
- biz onu geciktirmeyiz
- نُؤَخِّرُهُ
- ا خ ر
- ancak
- إِلَّا
- süreye kadar
- لِأَجَلٍ
- ا ج ل
- belirli
- مَعْدُودٍ
- ع د د
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz onu ancak belirli bir zamana kadar erteliyoruz.
- Diyanet Vakfı: Biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete kadar bekletiriz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Biz, onu ancak belirli bir süre için geciktiriyoruz.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz onu sadece belli bir süreye kadar geciktiriyoruz.
- Ali Fikri Yavuz: Biz, o kıyamet gününü ancak sayılı bir müddet için geriye bırakıyoruz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve biz onu ancak sayılı bir ecel için te´hir ediyoruz.
- Fizilal-il Kuran: Biz o günü, sadece sayılı günlerin sonuna kadar erteliyoruz.
- Hasan Basri Çantay: Biz onu (kıyaamet gününü) ancak sayılı bir müddet için gecikdiririz.
- İbni Kesir: Biz, o günü, ancak sayılı bir süreye kadar erteleriz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve Biz onu ancak sayılı bir müddet için tehire bırakmış oluruz.
- Tefhim-ul Kuran: Biz onu sayılı bir sürenin (ecelin) dışında ertelemeyiz.
Resim yüklenemedi.