Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَيَٰقَوْمِ هَٰذِهِۦ نَاقَةُ ٱللَّهِ لَكُمْ ءَايَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِىٓ أَرْضِ ٱللَّهِ وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوٓءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ قَرِيبٌ
Ve yâ kavmi hâzihî nâkatullâhi lekum âyeten fe zerûhâ te´kul fî ardıllâhi ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye´huzekum azâbun karîb(karîbun).
“Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah’ın dişi bir devesi. Bırakın onu, Allah’ın arzında yayılıp otlasın. Ona kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap yakalar.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- kavmim
- وَيَا قَوْمِ
- ق و م
- şu
- هَٰذِهِ
- dişi devesi
- نَاقَةُ
- ن و ق
- Allah’ın
- اللَّهِ
- sizin için
- لَكُمْ
- bir mucizedir
- ايَةً
- ا ي ي
- onu bırakın
- فَذَرُوهَا
- و ذ ر
- otlasın
- تَأْكُلْ
- ا ك ل
- فِي
- toprağında
- أَرْضِ
- ا ر ض
- Allah’ın
- اللَّهِ
- وَلَا
- ona dokundurmayın
- تَمَسُّوهَا
- م س س
- bir kötülük
- بِسُوءٍ
- س و ا
- yoksa sizi yakalar
- فَيَأْخُذَكُمْ
- ا خ ذ
- bir azap
- عَذَابٌ
- ع ذ ب
- yakın
- قَرِيبٌ
- ق ر ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah’ın dişi bir devesi. Bırakın onu, Allah’ın arzında yayılıp otlasın. Ona kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azap yakalar.”
- Diyanet Vakfı: Ey kavmim! İşte size mucize olarak Allah´ın devesi. Onu bırakın, Allah´ın arzında yesin (içsin). Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ey kavmim, işte şu Allah´ın dişi devesi size bir mucizedir; bırakın onu, Allah´ın toprağında yayılsın ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar!» dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Ey kavmim! İşte şu, Allah´ın dişi devesi, size bir mucizedir. Bırakın onu Allah´ın yer yüzünde (otlaklarında) otlasın. Ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin, sonra sizi yakın bir azap yakalar.»
- Ali Fikri Yavuz: Ey kavmim! İşte bu gördüğünüz, Allah’ın dişi devesi, size bir mûcizedir. Onu kendi haline bırakın, Allah’ın arzından yayılsın otlasın. Ona fena bir maksadla el sürmeyin, sonra sizi peşin bir azap yakalar.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Hem ey kavmim, işte şu: «Allahın nâkasi» size âyet, bırakın onu Allahın Arzında yayılsın, ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin, sonra sizi yakın bir azâb yakalar
- Fizilal-il Kuran: Ey soydaşlarım, bu Allah´ın devesidir, size bir mucize olarak gönderildi; bırakın onu Allah´ın toprağında dolaşıp yesin içsin; ona bir kötülük dokundurmayın, yoksa yakın vadeli bir azaba çarpılırsınız.
- Hasan Basri Çantay: «Ey kavmim, işte size bir âyet (bir mu´cize) olmak üzere Allahın şu dişi devesi! Artık onu (serbest) bırakın. Allahın arzında yesin. Ona fenalık edib dokunmayın. Binnetîce sizi yakın bir azâb yakalar».
- İbni Kesir: Ey kavmim; bu, size bir ayet olarak Allah´ın yarattığı dişi devedir, bırakın onu da Allah´ın toprağında otlasın. Ona kötü maksadla dokunmayın. Yoksa siz, pek yakın bir azaba uğrarsınız.
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Ve ey kavmim! İşte şu sizin için bir mucize olmak üzere Allah´ın bir dişi devesidir. Artık onu bırakınız, Allah´ın arzında otlasın ve ona bir kötülükle dokunmayınız, sonra sizi pek yakın bir azap yakalar.»
- Tefhim-ul Kuran: «Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Allah´ın devesi; onu serbest bırakın, Allah´ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyetiy) le dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir.»
Resim yüklenemedi.