Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَوَقَىٰهُمُ ٱللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمِ وَلَقَّىٰهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا
Fe vekâhumullâhu şerra zâlikel yevmi ve lakkâhum nadreten ve surûrâ(surûren).
Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç verir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- onları korumuştur
- فَوَقَاهُمُ
- و ق ي
- Allah
- اللَّهُ
- şerrinden
- شَرَّ
- ش ر ر
- o
- ذَٰلِكَ
- günün
- الْيَوْمِ
- ي و م
- ve onlara vermiştir
- وَلَقَّاهُمْ
- ل ق ي
- parlaklık
- نَضْرَةً
- ن ض ر
- ve sevinç
- وَسُرُورًا
- س ر ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Allah da onları o günün kötülüğünden korur ve yüzlerine bir aydınlık ve içlerine bir sevinç verir.
- Diyanet Vakfı: İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Allah da onları o günün şerrinden korur ve kendilerini bir parlaklık ve bir sevince erdirir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.
- Ali Fikri Yavuz: Allah da onları, o günün azabından korur ve kendilerine güzel bir yüz ve sevinç verir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Allah da onları o günün şerrinden korur ve kendilerini bir parlaklıkla bir sürûre indirir
- Fizilal-il Kuran: Allah da onları o günün kötülüğünden korur, yüzlerine parlaklık ve gönüllerine sevinç sunar.
- Hasan Basri Çantay: İşte bundan dolayı Allah bu günün şerrinden onları korumuş, (yüzlerine) bir güzellik, (yüreklerine) bir sevine vermiş,
- İbni Kesir: Allah da onları, o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik, bir sevinç vermiştir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (11-12) Artık Allah, onları o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik ve bir sevinç vermiştir. Ve onları sabrettikleri için cennetle ve ipekli libasla mükâfaatlandırdı.
- Tefhim-ul Kuran: Artık Allah da, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.
Resim yüklenemedi.