Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَيُطْعِمُونَ ٱلطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِۦ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
Ve yut’imûnet taâme alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ(esîren.)
Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve yedirirler
- وَيُطْعِمُونَ
- ط ع م
- yemeği
- الطَّعَامَ
- ط ع م
- عَلَىٰ
- sevdikleri
- حُبِّهِ
- ح ب ب
- yoksula
- مِسْكِينًا
- س ك ن
- ve yetime
- وَيَتِيمًا
- ي ت م
- ve esire
- وَأَسِيرًا
- ا س ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
- Diyanet Vakfı: Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
- Ali Fikri Yavuz: Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Miskîne, yetîme, esire seve seve yemek yedirirler
- Fizilal-il Kuran: Onlar içleri çektiği halde yemeklerini yoksullara, yetimlere ve tutsaklara yedirirler.
- Hasan Basri Çantay: (Yemeğe olan) sevgi (lerine ve iştihâlarına) rağmen yoksulu, yetimi, esîri doyururlar (dı).
- İbni Kesir: Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara.
- Tefhim-ul Kuran: Kendileri, ona karşı duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.