Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَنُفِخَ فِى ٱلصُّورِ ۚ ذَٰلِكَ يَوْمُ ٱلْوَعِيدِ
Ve nufiha fîs sûr(sûri), zâlike yevmul vaîdi.
(İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve üflendi
- وَنُفِخَ
- ن ف خ
- فِي
- Sur’a
- الصُّورِ
- ص و ر
- işte bu
- ذَٰلِكَ
- gündür
- يَوْمُ
- ي و م
- kendisine karşı uyarılan
- الْوَعِيدِ
- و ع د
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr’a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür.
- Diyanet Vakfı: Sûr´a üfürülür; işte bu, geleceği vâdedilen gündür.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ve Sur üfürüldüğünde ki, işte o tehdit günüdür.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sur´a üfürülür, işte bu, tehdid(in gerçekleşme) günüdür.
- Ali Fikri Yavuz: (İnsanlar öldükten sonra dirilmeleri için) Sûr’a da üfürülmüş olacaktır. İşte bu vakit, azap günüdür.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve Sur üfürüldükte: ki işte o veîd günüdür
- Fizilal-il Kuran: Sur´a üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür.
- Hasan Basri Çantay: Suur´a da üfürülmüşdür. İşte bu, tehdîdin (tehakkuk etmiş) günüdür.
- İbni Kesir: Sur´a üfürülmüştür. İşte bu; geleceği vaadedilen gündür.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve Sûr´a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdid günüdür.
- Tefhim-ul Kuran: Sur´a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.
Resim yüklenemedi.