Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَٱنطَلَقُوا۟ وَهُمْ يَتَخَٰفَتُونَ
Fentalekû ve hum yetehâfetûn(yetehâfetûne).
(23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- derken yürüdüler
- فَانْطَلَقُوا
- ط ل ق
- ve onlar
- وَهُمْ
- fısıldaşıyorlardı
- يَتَخَافَتُونَ
- خ ف ت
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (23-24) Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
- Diyanet Vakfı: (23-24) Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı (fısıldaşıyorlardı):
- Elmalılı Hamdi Yazır: Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı.
- Ali Fikri Yavuz: Hemen fırladılar; aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı:
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı:
- Fizilal-il Kuran: Derken yürüdüler ve şöyle fısıldaşıyorlardı:
- Hasan Basri Çantay: Derken onlar aralarında fısıldaşarak gitdiler:
- İbni Kesir: Ve gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (22-23) «Eğer kesip devşirecek iseniz (bostanınıza) sabahleyin erken varınız.» Artık aralarında gizlice söyleşerek gidiverdiler.
- Tefhim-ul Kuran: Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler:
Resim yüklenemedi.