Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَنَادَوْا۟ صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَىٰ فَعَقَرَ
Fe nâdev sâhıbehum fe teâtâ fe akar(akare).
Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- çağırdılar
- فَنَادَوْا
- ن د و
- bir arkadaşlarını
- صَاحِبَهُمْ
- ص ح ب
- o da bıçağı çekti
- فَتَعَاطَىٰ
- ع ط و
- (deveyi) kesti
- فَعَقَرَ
- ع ق ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti.
- Diyanet Vakfı: Arkadaşlarını çağırdılar, o da (bundan cür´et alarak) kılıcını kaptı ve deveyi kesti.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar, o da silaha sarıldı ve ayaklarını çırptı (biçti).
- Elmalılı Hamdi Yazır: Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.
- Ali Fikri Yavuz: (Salih Peygamberin kavmi bir müddet nöbetleşe bu emre uyduktan sonra), nihayet (Kudar İbni Salif adındaki) arkadaşlarını çağırdılar. O da kılıca sarılarak deveyi kesti.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bunun üzerine sahiblerine bağırdılar o da silâha sarıldı da ayaklarını çırptı
- Fizilal-il Kuran: Ama onlar bir arkadaşlarını çağırdılar. O da kılıcını çekerek hayvanı cansız yere serdi.
- Hasan Basri Çantay: Binnetîce, arkadaşlarını çağırdılar. O da (kılıca) sarılarak (deveyi) kesdi.
- İbni Kesir: Arkadaşlarını çağırdılar, o da sarılarak onu kesti.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (28-29) Ve onlara haber ver ki, «Muhakkak su, onların aralarında taksimlidir. Her bir içiş için (nöbetinde sahibi) hazır bulunmuş olacaktır.» Artık arkadaşlarını çağırdılar. O da alacağını aldı da (deveyi) sihirleyip öldürdü.
- Tefhim-ul Kuran: Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp ´hayvanı ayağından biçip yere devirdi.´
Resim yüklenemedi.