Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالَ إِنَّمَآ أُوتِيتُهُۥ عَلَىٰ عِلْمٍ عِندِىٓ ۚ أَوَلَمْ يَعْلَمْ أَنَّ ٱللَّهَ قَدْ أَهْلَكَ مِن قَبْلِهِۦ مِنَ ٱلْقُرُونِ مَنْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُ قُوَّةً وَأَكْثَرُ جَمْعًا ۚ وَلَا يُسْـَٔلُ عَن ذُنُوبِهِمُ ٱلْمُجْرِمُونَ
Kâle innemâ ûtîtuhu alâ ilmin indî, e ve lem ya’lem ennellâhe kad ehleke min kablihî minel kurûni men huve eşeddu minhu kuvveten ve ekseru cem’â(cem’an), ve lâ yus’elu an zunûbihimul mucrimûn(mucrimûne).
Kârûn, “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” dedi. O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dedi ki
- قَالَ
- ق و ل
- şüphesiz
- إِنَّمَا
- o bana verildi
- أُوتِيتُهُ
- ا ت ي
- sayesinde
- عَلَىٰ
- bir bilgi
- عِلْمٍ
- ع ل م
- bende bulunan
- عِنْدِي
- ع ن د
- أَوَلَمْ
- bilmedi mi ki
- يَعْلَمْ
- ع ل م
- şüphesiz
- أَنَّ
- Allah
- اللَّهَ
- elbette
- قَدْ
- helak etmiştir
- أَهْلَكَ
- ه ل ك
- مِنْ
- kendisinden önceki
- قَبْلِهِ
- ق ب ل
- arasıda
- مِنَ
- kuşaklar
- الْقُرُونِ
- ق ر ن
- niceleri
- مَنْ
- o
- هُوَ
- daha güçlü
- أَشَدُّ
- ش د د
- kendisinden
- مِنْهُ
- kuvvet bakımından
- قُوَّةً
- ق و ي
- ve daha çok
- وَأَكْثَرُ
- ك ث ر
- cemaati bulunan
- جَمْعًا
- ج م ع
- ve
- وَلَا
- sorulmaz
- يُسْأَلُ
- س ا ل
- -ndan
- عَنْ
- günahları-
- ذُنُوبِهِمُ
- ذ ن ب
- suçlulara
- الْمُجْرِمُونَ
- ج ر م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Kârûn, “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” dedi. O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).
- Diyanet Vakfı: Karun ise: O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi, demişti. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. Günahkârlardan günahları sorulmaz (Allah onların hepsini bilir).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O: «Ben, ona yalnızca bendeki bir ilim sayesinde nail oldum.» dedi. Allah´ın ondan önce o nesiller içinden ondan kuvvetçe daha çetin ve taraftarları daha çok nice kimseleri helak etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlular, günahlarından sorgulanmaz.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Karun ise: «O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi.» demiştir. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helak etmişti. Günahkarlardan günahları sorulmaz (Allah onların hepsini bilir).
- Ali Fikri Yavuz: Karûn dediki: “- Bana bu mal, ancak bendeki ilim sayesinde verildi.” Allah’ın, ondan evvel, geçmiş asırlar halkı içinden kuvvetçe ondan daha şiddetli, mal ve etrafça daha çok, nice kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Mücrimler günahlarından da sorulmaz. (Allah günahlarını bilir de cehenneme atılırlar).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ben ona, sırf bendeki bir ılim sayesinde nâil oldum dedi, Allahın ondan evvel o kurûn içinden kuvvetçe ondan daha şiddetli ve cem´ıyyetce daha kesretli nice kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Mücrimler günahlarından suâl de olunmaz
- Fizilal-il Kuran: Karun: «Bu servet, ancak bende mevcut bir bilgi sayesinde bana verildi» dedi. O bilmiyor mu ki, kendisinden daha güçlü ve ondan daha çok cemaati bulunan nice kimseleri Allah helâk etmişti. Suçlulardan günahları sorulmaz. Çünkü Allah onları bilir.
- Hasan Basri Çantay: (Kaarun) dedi ki: «Bu (servet) bana ancak bende olan ilimle (ilim sayesinde) verilmişdir». (O, madem ki aalimdi) kendisinden evvelki nesillerden kuvvetçe ondan daha üstün, Cem´iyyetce daha kesretli kimseleri Allahın hakıykaten helak etmiş olduğunu bilmedi mi? Mücrimlerden günâhları sorulmaz.
- İbni Kesir: Dedi ki: Bu, bana; ancak bende olan bilgiden ötürü verilmiştir. Bilmez mi ki; Allah, önceleri ondan daha güçlü ve topladığı daha fazla olan nice nesilleri yok etmiştir. Suçlulardan günahları sorulmaz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Dedi ki: «Bu, ancak bende olan ilim sebebiyle bana verilmiştir. O bilmedi mi ki, Allah ondan evvelki nesillerden daha kuvvetli ve daha ziyâde cemiyetli kimseleri helâk etmiştir ve mücrimler günahlarından sorulmaz.
- Tefhim-ul Kuran: Dedi ki: «Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir.» Bilmez mi ki gerçekten Allah, kendisinden önceki kuşaklardan kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan sayısı bakımından daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu günahkârlardan kendi günahları sorulmaz.
Resim yüklenemedi.