Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَمَا ٱسْطَٰعُوٓا۟ أَن يَظْهَرُوهُ وَمَا ٱسْتَطَٰعُوا۟ لَهُۥ نَقْبًا
Femestâû en yazherûhu ve mestetâû lehu nakbâ(nakben).
Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- artık
- فَمَا
- ne güçleri yetti
- اسْطَاعُوا
- ط و ع
- أَنْ
- onu aşmaya
- يَظْهَرُوهُ
- ظ ه ر
- ne de
- وَمَا
- güçleri yetti
- اسْتَطَاعُوا
- ط و ع
- onu
- لَهُ
- delmeye
- نَقْبًا
- ن ق ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.
- Diyanet Vakfı: Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Artık ne onu aşabildiler, ne de delebildiler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Artık Ye´cuc ve Me´cuc bu seti ne aşabildiler ne de delebildiler.
- Ali Fikri Yavuz: Artık onu (seddi), ne aşabildiler, ne de delebildiler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Artık onu ne aşabilirler ne de delebilirler
- Fizilal-il Kuran: Ye´cuc ile Me´cuc, bu setin ne üzerinden aşabildiler ve ne de bir yerinde delik açabildiler.
- Hasan Basri Çantay: Artık onu aşmıya da güc yetiremediler, onu delmiye de muktedir olamadılar.
- İbni Kesir: Onlar; artık onu, ne aşabildiler, ne de delip geçebildiler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Artık ne onun üstüne çıkmaya kâdir oldular ve ne de onun için delik açmaya güçleri yetti.
- Tefhim-ul Kuran: Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne de onu delmeye güç yetirebildiler.
Resim yüklenemedi.