Your browser doesn’t support HTML5 audio
تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
Tezunnu en yuf’ale bihâ fâkıreh(fâkıretun).
Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- anlar
- تَظُنُّ
- ظ ن ن
- أَنْ
- yapılacağını
- يُفْعَلَ
- ف ع ل
- kendisine
- بِهَا
- belini kıran(bela)nın
- فَاقِرَةٌ
- ف ق ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.
- Diyanet Vakfı: Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): kendilerine bel kıran belalı bir iş yapılacağını anlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
- Ali Fikri Yavuz: (Böyle kararmış yüzler, başlarına gelecek felâketle) bel kemiklerinin kırılacağını anlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Anlar ki kendilerine bel kıran yapılır
- Fizilal-il Kuran: Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar.
- Hasan Basri Çantay: Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.
- İbni Kesir: Belkemiğinin kırılacağını anlar.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.
- Tefhim-ul Kuran: Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
Resim yüklenemedi.