Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالَ رَبِّ إِنِّى وَهَنَ ٱلْعَظْمُ مِنِّى وَٱشْتَعَلَ ٱلرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
Kâle rabbî innî ve henel azmu minnî veştealer re’su şeyben ve lem ekun bi duâike rabbî şakıyyâ(şakıyyen).
O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dedi
- قَالَ
- ق و ل
- Rabbim
- رَبِّ
- ر ب ب
- şüphesiz ben
- إِنِّي
- gevşedi
- وَهَنَ
- و ه ن
- kemik(lerim)
- الْعَظْمُ
- ع ظ م
- benim
- مِنِّي
- ve tutuştu
- وَاشْتَعَلَ
- ش ع ل
- başım
- الرَّأْسُ
- ر ا س
- ihtiyarlık aleviyle
- شَيْبًا
- ش ي ب
- ve
- وَلَمْ
- olmadım
- أَكُنْ
- ك و ن
- sana du’a ile
- بِدُعَائِكَ
- د ع و
- Rabbim
- رَبِّ
- ر ب ب
- bahtsız
- شَقِيًّا
- ش ق و
- Diyanet İşleri Başkanlığı: O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”
- Diyanet Vakfı: Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Demişti ki: «Ey Rabbim, gerçek şu ki, benim kemik(im) gevşedi, baş(ım) bembeyaz alev aldı (Saçlarım ağardı) ve sana (ettiğim) dua ile ise hiçbir zaman mutsuz olmadım ey Rabbim!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Şöyle demişti: «Ey Rabbim! Şüphesiz (artık öyle bir durumdayım ki) benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başım(ın saçı) bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadım.»
- Ali Fikri Yavuz: Şöyle demişti: “-Ey Rabbim, doğrusu ben (o kimseyim ki), benim kemiğim zayıflayıp gevşedi ve başımın saçı bembeyaz alev gibi tutuştu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiç bir zaman mahrum olmadım.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Demişti: yarab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise rabbım hiç bir zaman bedbaht olmadım
- Fizilal-il Kuran: Ve demişti ki; «Ey Rabbim, kemiklerim yıprandı, yaşlılık alevi başımı sardı. Şimdiye kadar sana dua edip de bedbaht olduğum hiç olmadı.»
- Hasan Basri Çantay: Demişdi ki: «Ey Rabbim, hakıykat ben... Benim kemiğim yıpradı. Başımın saçı tutuşdu. Ey Rabbim, ben Sana düâ etme (m neticesinde) etmişsem bedbaht (ve mahrum) olmadım».
- İbni Kesir: Ve demişti ki: Rabbım; gerçekten kemiklerim yıprandı, baş yaşlılık alevi ile tutuştu. Rabbım; şimdiye kadar sana yalvarmakla bir şeyden mahrum olmadım.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Demişti ki: «Yarabbi! Muhakkak benim kemiklerim zayıflaştı, başımın tüyü de tutuştu ve Rabbim! Sana ne dua ettim ise mahrum kalmadım.»
- Tefhim-ul Kuran: Demişti ki: «Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım.»