Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُۥ بِٱلصَّلَوٰةِ وَٱلزَّكَوٰةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِۦ مَرْضِيًّا
Ve kâne ye’muru ehlehu bis salâti vez zekâti ve kâne inde rabbihî mardıyyâ(mardıyyen).
Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve
- وَكَانَ
- ك و ن
- emrederdi
- يَأْمُرُ
- ا م ر
- halkına
- أَهْلَهُ
- ا ه ل
- namaz kılmayı
- بِالصَّلَاةِ
- ص ل و
- zekat vermeyi
- وَالزَّكَاةِ
- ز ك و
- ve idi
- وَكَانَ
- ك و ن
- yanında
- عِنْدَ
- ع ن د
- Rabbi
- رَبِّهِ
- ر ب ب
- beğenilmişlerden
- مَرْضِيًّا
- ر ض و
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.
- Diyanet Vakfı: Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ailesine namaz ve zekat emrederdi ve Rabbi katında hoşnutluğa ermişti.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
- Ali Fikri Yavuz: Ümmetine de namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi ve Rabbi katında rızaya kavuşmuştu.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve hanedanına namaz ve zekât ile emrederdi ve rabbının ındinde merdıyy idi
- Fizilal-il Kuran: O yakınlarına namaz kılmayı ve zekât vermeyi emrederdi. O Rabbinin hoşnutluğunu kazanmış bir kişi idi.
- Hasan Basri Çantay: Kavmine namaz (kılmayı), zekât (vermeyi) emr ederdi. Rabbi nezdinde rızâya ermişdi o.
- İbni Kesir: Kavmine namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbının katında hoşnudluğu ermişti.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve hanedanına namaz ile ve zekât ile emrederdi ve Rabbinin indinde rızaya nâil olmuştu.
- Tefhim-ul Kuran: Halkına, namazı ve zekâtı emrediyordu ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan) dı.
Resim yüklenemedi.