Your browser doesn’t support HTML5 audio
لَا جَرَمَ أَنَّمَا تَدْعُونَنِىٓ إِلَيْهِ لَيْسَ لَهُۥ دَعْوَةٌ فِى ٱلدُّنْيَا وَلَا فِى ٱلْءَاخِرَةِ وَأَنَّ مَرَدَّنَآ إِلَى ٱللَّهِ وَأَنَّ ٱلْمُسْرِفِينَ هُمْ أَصْحَٰبُ ٱلنَّارِ
Lâ cereme ennemâ ted’ûnenî ileyhi leyse lehu da’vetun fîd dunyâ ve lâ fîl âhireti ve enne mereddenâ ilâllâhi ve ennel musrifîne hum ashâbun nâr(nâri).
“Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- yok (ki)
- لَا
- şüphe
- جَرَمَ
- ج ر م
- kesinlikle
- أَنَّمَا
- siz beni çağırıyorsunuz
- تَدْعُونَنِي
- د ع و
- ona
- إِلَيْهِ
- (oysa) yoktur
- لَيْسَ
- ل ي س
- onun
- لَهُ
- du’aya değer tarafı
- دَعْوَةٌ
- د ع و
- فِي
- dünyada
- الدُّنْيَا
- د ن و
- ne de
- وَلَا
- فِي
- ahirette
- الْاخِرَةِ
- ا خ ر
- ve elbette
- وَأَنَّ
- bizim dönüşümüz
- مَرَدَّنَا
- ر د د
- إِلَى
- Allah’adır
- اللَّهِ
- ve elbette
- وَأَنَّ
- aşırı gidenler
- الْمُسْرِفِينَ
- س ر ف
- işte onlar
- هُمْ
- halkıdır
- أَصْحَابُ
- ص ح ب
- ateş
- النَّارِ
- ن و ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”
- Diyanet Vakfı: Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah´adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Şu asla inkar edilemez ki, gerçekte sizin beni davet ettiğinizin ne dünyada ne de ahirette bir davet hakkı yoktur, hepimizin varacağı Allah´tır ve bütün haddi aşanlar nara (cehennemde) yanacaktır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da, ahirette de bir davet hakkı yoktur. Hepimizin dönüşü Allah´adır. Şüphesiz haddi aşanların hepsi cehennemliktir.»
- Ali Fikri Yavuz: Elbette beni, kendisine ibadete çağırdığınızın (putlarınızın) ne dünyada, ne de ahirette (hiç kimseyi kendilerine ibadet için) çağırmak kudreti yoktur. Hepimizin dönüşü Allah’adır. Bütün haddi aşanlar (müşrikler) de cehennemliktirler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Hiç kabili inkâr değildir ki hakıkatte sizin beni da´vet ettiğinizin ne Dünyada ne Ahırette bir da´vet hakkı yoktur ve hepimizin varacağımız Allahdır ve bütün müsrifler nâre yanacaktır.
- Fizilal-il Kuran: Sizin beni davet ettiğiniz şeyin ne dünyada, ne de ahirette hiçbir davet yetkisi yoktur. Gerçekte dönüşümüz Allah´adır. Aşırı gidenlere gelince, işte onlar ateş ehlidirler.
- Hasan Basri Çantay: «Sizin beni mutlakaa (tapmıya) da´vet etdiğinizin dünyâda da, âhiretde de hakkaa ki hiçbir da´vet (e salâhiyyet) i yokdur. Hakıykatda hepimizin dönüb gidişimiz Allâhadır. Haddi aşanlar ateş yaranının ta kendileridir».
- İbni Kesir: Şüphesiz sizin beni kendisine çağırdığınız; bu dünyada da, ahirette de çağırabilecek kabiliyette değildir. Ve muhakkak dönüşümüz Allah´adır. Elbette müsrifler; işte onlardır cehennem yaranı olanlar.
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Muhakkak ki, siz beni mutlaka öyle bir şeye dâvet ediyorsunuz ki, onun için ne dünyada ve ne ahirette bir dâvet hakkı yoktur. Ve şüphe yok ki, bizim dönüp gidişimiz Allah´adır. Ve şüphesiz ki müsrif olanlar, onlar ateşin yârânıdırlar.»
- Tefhim-ul Kuran: «İmkânı yok; gerçekten sizin beni kendisine çağırmakta olduğunuz şeyin, dünyada da, ahirette de çağrıda bulunma (yetkisi, gücü, değeri ve bağışlama)sı yoktur. Şüphesiz, bizim dönüşümüz Allah´adır. Ölçüyü taşıranlar, onlar ateşin halkı olanlardır.»
Resim yüklenemedi.