Your browser doesn’t support HTML5 audio
تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ ٱلنَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَٰلِحُونَ
Telfehu vucûhehumun nâru ve hum fîhâ kâlihûn(kâlihûne).
Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- yalar
- تَلْفَحُ
- ل ف ح
- yüzlerini
- وُجُوهَهُمُ
- و ج ه
- ateş
- النَّارُ
- ن و ر
- ve onların
- وَهُمْ
- (ateşin) içinde
- فِيهَا
- dişleri açıkta kalır
- كَالِحُونَ
- ك ل ح
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar.
- Diyanet Vakfı: Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Orada dişleri sırıtırken ateş yüzlerini yalar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar.
- Ali Fikri Yavuz: Ateş yüzlerine çarpar. O halde ki, orada dişleri sırıtır durur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ateş yüzlerini yalar, o halde ki içinde dişleri sırıtır
- Fizilal-il Kuran: Orada ateş yüzlerini yalar, bu yüzden dudakları kasılacağı için dişleri sırıtır.
- Hasan Basri Çantay: (Cehennemin) ateş (i) yüzlerine vurub yakacak, orada onlar, dişleri sırıtıb, kalacakdır.
- İbni Kesir: Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Onların yüzlerini ateş şiddetle yakar ve onlar orada dudakları açılarak dişleri sırıtıp duran kimselerdir.
- Tefhim-ul Kuran: Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.
Resim yüklenemedi.