Your browser doesn’t support HTML5 audio
۞ هَيْهَاتَ هَيْهَاتَ لِمَا تُوعَدُونَ
Heyhâte heyhâte limâ tûadûn(tûadûne).
“Hâlbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- heyhat (ne kadar uzak)
- هَيْهَاتَ
- heyhat (ne kadar uzak)
- هَيْهَاتَ
- şey
- لِمَا
- size va’dedilen
- تُوعَدُونَ
- و ع د
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Hâlbuki bu size vaad olunan şey, ne kadar da uzak!”
- Diyanet Vakfı: «Bu size vaâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçek olmaktan) çok uzak!»
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Heyhât o size vaad edilen şey ne kadar uzak!»
- Ali Fikri Yavuz: O korkutulduğunuz şey (azab) ne uzak, ne uzak! (olur şey değil).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Heyhât o va´dolunduğunuz şey ne kadar uzak
- Fizilal-il Kuran: Heyhat, heyhat! Gerçekten ne kadar uzak bir korkutmadır bu!
- Hasan Basri Çantay: «Tehdîd olunageldiğiniz o şey ne kadar uzak, ne kadar uzak»!.
- İbni Kesir: Vaad edildiğiniz şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak.
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Ne uzak, ne uzak o vaad olunduğunuz şey.»
- Tefhim-ul Kuran: «Heyhat, size va´dedilen şeye heyhat...»
Resim yüklenemedi.