Your browser doesn’t support HTML5 audio
مَا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَـْٔخِرُونَ
Mâ tesbiku min ummetin ecelehâ ve mâ yeste’hırûn(yeste’hırûne).
Hiçbir ümmet, kendi ecelinin önüne geçemez, onu geciktiremez de.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- مَا
- ileri geçemez
- تَسْبِقُ
- س ب ق
- hiçbir
- مِنْ
- ümmet
- أُمَّةٍ
- ا م م
- süresinden
- أَجَلَهَا
- ا ج ل
- ve
- وَمَا
- geri kalamaz
- يَسْتَأْخِرُونَ
- ا خ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Hiçbir ümmet, kendi ecelinin önüne geçemez, onu geciktiremez de.
- Diyanet Vakfı: Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Hiç bir ümmet ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
- Ali Fikri Yavuz: Hiç bir ümmet, ecelini, (mukadder helâk zamanını) geçip öne alamaz ve geriletemez.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Hiç bir ümmet, ecelini sebkedemez ve geriletemezler
- Fizilal-il Kuran: Hiç bir ümmet, ecelini ne öne alabilir ve ne de erteleyebilir.
- Hasan Basri Çantay: Hiçbir ümmet (helakleri için mukadder) vaktini beriye getiremeyeceği gibi (bundan) geri de kalamazlar.
- İbni Kesir: Hiç bir ümmet, kendi süresini öne de alamaz, geriye de bırakamaz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Hiçbir ümmet, ecelini geçemez ve geriye de kalamaz.
- Tefhim-ul Kuran: Ümmetlerden hiç biri, kendisine tesbit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
Resim yüklenemedi.