Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا مُوسَى ٱلْكِتَٰبَ لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ
Ve lekad âteynâ mûsel kitâbe leallehum yehtedûn(yehtedûne).
Andolsun, hidayete ersinler diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve andolsun
- وَلَقَدْ
- biz verdik
- اتَيْنَا
- ا ت ي
- Musa’ya
- مُوسَى
- Kitabı (Tevrat’ı)
- الْكِتَابَ
- ك ت ب
- belki onlar
- لَعَلَّهُمْ
- doğru yolu bulurlar diye
- يَهْتَدُونَ
- ه د ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Andolsun, hidayete ersinler diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik.
- Diyanet Vakfı: Andolsun biz Musa´ya, belki onlar yola gelirler diye, Kitab´ı verdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Andolsun ki, berikiler doğru tutabilsinler diye Musa´ya o kitabı da verdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Andolsun biz Musa´ya belki onlar yola gelirler diye, o kitabı da verdik.
- Ali Fikri Yavuz: Yemin olsun, Mûsa’ya Tevrat’ı verdik ki, kavmi hidayete ersinler .
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şanım hakkı için berikiler doğru yolu tutabilsinler diye Musâya o kitabı da verdik
- Fizilal-il Kuran: Soydaşları doğru yolu bulsunlar diye Musa´ya kitap verdik.
- Hasan Basri Çantay: Andolsun ki biz Musâya, (kavmi) belki hidâyete kavuşurlar diye, o kitabı (Tevrâtı) verdik.
- İbni Kesir: Andolsun ki; doğru yola gelsinler diye Musa´ya Kitab´ı verdik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Andolsun ki, Mûsa´ya kitap verdik, (kavmi) hidâyete erebilsinler diye.
- Tefhim-ul Kuran: Andolsun, biz Musa´ya kitabı verdik, belki onlar hidayete erer diye.
Resim yüklenemedi.