Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِنَّ لَدَيْنَآ أَنكَالًا وَجَحِيمًا
İnne ledeynâ enkâlen ve cahîmâ(cahîmen).
(12-13) Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- doğrusu
- إِنَّ
- bizim yanımızda vardır
- لَدَيْنَا
- bukağılar
- أَنْكَالًا
- ن ك ل
- ve cehennem
- وَجَحِيمًا
- ج ح م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (12-13) Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.
- Diyanet Vakfı: (12-13) Hiç şüphesiz bizim nezdimizde (onlar için hazırlanmış) boyunduruklar, yakıcı bir ateş, boğazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Çünkü Bizim yanımızda bukağılar ve ateş var,
- Elmalılı Hamdi Yazır: Zira bizim yanımızda bukağılar var, bir cehennem var.
- Ali Fikri Yavuz: Zira (ahirette kâfirler için) bizim yanımızda bukağılar ve (içine) girecekleri bir ateş var.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Çünkü bizim yanımızda bukağılar var ve bir cehîm var
- Fizilal-il Kuran: Çünkü bizim yanımızda ağır zincirler ile cehennem vardır.
- Hasan Basri Çantay: Çünkü bizim yanımızda (ağır) bukağılar var, yakıcı bir ateş var,
- İbni Kesir: Muhakkak ki katımızda, ağır boyunduruklar ve cehennem var.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Şüphe yok ki Bizim yanımızda ağır bukağılar ve bir alevli ateş vardır.
- Tefhim-ul Kuran: Çünkü bizim yanımızda bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır;
Resim yüklenemedi.