Your browser doesn’t support HTML5 audio
هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن تَأْتِيَهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ أَوْ يَأْتِىَ أَمْرُ رَبِّكَ ۚ كَذَٰلِكَ فَعَلَ ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَٰكِن كَانُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
Hel yanzurûne illâ en te’tiyehumul melâiketu ev ye’tiye emru rabbik(rabbike), kezâlike fe alellezîne min kablihim, ve mâ zalemehumullâhu ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne).
(O kâfirler) kendilerine ancak meleklerin veya senin Rabbinin helâk emrinin gelmesini bekliyorlar. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- mi?
- هَلْ
- bekliyorlar
- يَنْظُرُونَ
- ن ظ ر
- ille
- إِلَّا
- أَنْ
- kendilerine gelmesini
- تَأْتِيَهُمُ
- ا ت ي
- meleklerin
- الْمَلَائِكَةُ
- م ل ك
- yahut
- أَوْ
- gelmesini
- يَأْتِيَ
- ا ت ي
- emrinin
- أَمْرُ
- ا م ر
- Rabbinin
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- öyle
- كَذَٰلِكَ
- yapmıştı
- فَعَلَ
- ف ع ل
- kimseler (de)
- الَّذِينَ
- مِنْ
- onlardan önceki
- قَبْلِهِمْ
- ق ب ل
- وَمَا
- onlara zulmetmedi
- ظَلَمَهُمُ
- ظ ل م
- Allah
- اللَّهُ
- fakat
- وَلَٰكِنْ
- onlar
- كَانُوا
- ك و ن
- kendi kendilerine
- أَنْفُسَهُمْ
- ن ف س
- zulmediyorlardı
- يَظْلِمُونَ
- ظ ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (O kâfirler) kendilerine ancak meleklerin veya senin Rabbinin helâk emrinin gelmesini bekliyorlar. Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
- Diyanet Vakfı: (Kâfirler) kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rablerinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O kafirler, sadece kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin emrinin gelmesini beklerler, onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah onlara zulmetmedi; fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ancak kendilerine, ruhlarını alacak meleklerin gelmesini veya Rabbinin azab emrinin (kıyametin) gelip çatmasını bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmetmişlerdi.
- Ali Fikri Yavuz: Şu kâfirler, ancak kendilerine, ruhlarını alacak o meleklerin gelmesini veya Rabbinin azap emrinin (kıyametin) gelip çatmasını beklerler. Bunların işlediği küfür gibi, kendilerinden önce gelen ümmetler de işledi. (Kendilerini helâk etmekle) Allah onlara zulüm yapmadı; fakat onlar (küfretmekle) kendi nefislerine zulmetmişlerdi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): O kâfirler başka değil ancak kendilerine o meleklerin gelmesine veya Rabbının emri gelmesine bakarlar, onlardan evvelkiler de böyle yaptılar ve onlara Allah zulmetmedi ve lâkin kendileri nefislerine zulmediyorlardı
- Fizilal-il Kuran: Kâfirler, kendilerine ölüm meleklerinin gelmesinden ya da Rabbinin ani azabına uğramaktan başka bir şey mi bekliyorlar. Kendilerinden öncekiler de öyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmiş değildi, tersine onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi.
- Hasan Basri Çantay: (Kâfirler) kendilerine o meleklerin gelmesinden, yahud Rabbinin emri (erişib) çatmasından başka bir şey mi beklerler? (Buna hakları var mı?) Onlardan evvelkiler de böyle yapdı (idi). Onlara Allah zulm etmedi. Fakat kendi kendilerine zulm etdiler onlar.
- İbni Kesir: Onlar, kendilerine meleklerin veya Rabbının emrinin gelmesini mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (O münkirler) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbin emrinin gelmesinden başka bir şey mi beklerler? Onlardan evvelkiler de öylece yapmışlardı ve onlara Allah zulmetmedi, velâkin onlar kendi nefislerine zulmeder oldular.
- Tefhim-ul Kuran: (Küfre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Resim yüklenemedi.