Your browser doesn’t support HTML5 audio
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءُو قَالَ أَكَذَّبْتُم بِـَٔايَٰتِى وَلَمْ تُحِيطُوا۟ بِهَا عِلْمًا أَمَّاذَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Hattâ izâ câû kâle e kezzebtum bi âyâtî ve lem tuhîtû bihâ ılmen em mâzâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der: “Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- nihayet
- حَتَّىٰ
- إِذَا
- geldiklerinde
- جَاءُوا
- ج ي ا
- (Allah onlara) der ki
- قَالَ
- ق و ل
- yalanladınız mı?
- أَكَذَّبْتُمْ
- ك ذ ب
- ayetlerimi
- بِايَاتِي
- ا ي ي
- وَلَمْ
- anlamadığınız halde
- تُحِيطُوا
- ح و ط
- onları
- بِهَا
- ilmen
- عِلْمًا
- ع ل م
- yoksa nedir?
- أَمَّاذَا
- olduğunuz
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- yapıyor(lar)
- تَعْمَلُونَ
- ع م ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der: “Siz benim âyetlerimi, onları ilmen kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!”
- Diyanet Vakfı: Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Nihayet geldikleri zaman, Allah: «Siz, Benim ayetlerimi, onları ilmen kavramadığınız halde yalanladınız mı? Değilse ne yapıyordunuz?» buyurur.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: «Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Yoksa yaptığınız başka neydi?»
- Ali Fikri Yavuz: Nihayet hesap yerine geldikleri vakit, Allah buyurur ki: “- Siz benim âyetlerimi ilim bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Nihayet geldikleri vakıt: siz benim âyetlerimi ılmen kavramadığınız halde tekzib mi ettiniz? Yoksa ne yapıyordunuz
- Fizilal-il Kuran: Hesaplaşma yerine geldiklerinde Allah, onlara der ki; «Ayetlerimi anlamadığınız halde yalanladınız, değil mi? Yoksa yaptığınız, başka neydi ki?»
- Hasan Basri Çantay: Nihayet (hesâb yerine) geldikleri zaman (Allah) buyurur ki: «Siz benim âyetlerimi, onları hiçbir bilgi ile kavramadığınız halde (körü körüne), tekzîb mi etdiniz? Ne idi o ısraar ile yapdığınız»?
- İbni Kesir: Nihayet geldikleri zaman; buyurur ki: Siz, Benim ayetlerimi anlamadığınız halde mi yalanladınız? Yoksa yaptığınız ne idi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Nihâyet geldikleri vakit (Hak Teâlâ) buyurur ki: «Benim âyetlerimi ilmen ihata edemez olduğunuz halde onları tekzîp mi ettiniz. Yoksa sizin yapar olduğunuz şey ne idi?»
- Tefhim-ul Kuran: Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki: «Siz benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?»
Resim yüklenemedi.