Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَوْلَا فَضْلُ ٱللَّهِ عَلَيْكَ وَرَحْمَتُهُۥ لَهَمَّت طَّآئِفَةٌ مِّنْهُمْ أَن يُضِلُّوكَ وَمَا يُضِلُّونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمْ ۖ وَمَا يَضُرُّونَكَ مِن شَىْءٍ ۚ وَأَنزَلَ ٱللَّهُ عَلَيْكَ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَعَلَّمَكَ مَا لَمْ تَكُن تَعْلَمُ ۚ وَكَانَ فَضْلُ ٱللَّهِ عَلَيْكَ عَظِيمًا
Ve lev lâ fadlullâhi aleyke ve rahmetuhu le hemmet tâifetun minhum en yudıllûk(yudıllûke) ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yadurrûneke min şey’(şey’in) ve enzelallâhu aleykel kitâbe vel hikmete ve allemeke mâ lem tekun ta’lem(ta’lemu) ve kâne fadlullâhi aleyke azîmâ(azîmen).
(Ey Muhammed!) Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve olmasaydı
- وَلَوْلَا
- lutfu
- فَضْلُ
- ف ض ل
- Allah’ın
- اللَّهِ
- sana
- عَلَيْكَ
- ve acıması
- وَرَحْمَتُهُ
- ر ح م
- yeltenmişti
- لَهَمَّتْ
- ه م م
- bir grup
- طَائِفَةٌ
- ط و ف
- onlardan
- مِنْهُمْ
- أَنْ
- seni saptırmağa
- يُضِلُّوكَ
- ض ل ل
- وَمَا
- onlar saptıramazlar
- يُضِلُّونَ
- ض ل ل
- başkasını
- إِلَّا
- kendilerinden
- أَنْفُسَهُمْ
- ن ف س
- وَمَا
- sana zarar veremezler
- يَضُرُّونَكَ
- ض ر ر
- hiçbir
- مِنْ
- şey
- شَيْءٍ
- ش ي ا
- ve indirdi
- وَأَنْزَلَ
- ن ز ل
- Allah
- اللَّهُ
- sana
- عَلَيْكَ
- Kitabı
- الْكِتَابَ
- ك ت ب
- ve hikmeti
- وَالْحِكْمَةَ
- ح ك م
- ve sana öğretti
- وَعَلَّمَكَ
- ع ل م
- şeyleri
- مَا
- لَمْ
- olmadığın
- تَكُنْ
- ك و ن
- biliyor
- تَعْلَمُ
- ع ل م
- ve
- وَكَانَ
- ك و ن
- lutfu
- فَضْلُ
- ف ض ل
- Allah’ın
- اللَّهِ
- sana
- عَلَيْكَ
- büyüktür
- عَظِيمًا
- ع ظ م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (Ey Muhammed!) Eğer Allah’ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana kitabı (Kur’an’ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana lütfu çok büyüktür.
- Diyanet Vakfı: Allah´ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitab´ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah´ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Allah´ın sana lütfu ve merhameti olmasaydı onlardan bir kısmı seni bile hükmünde doğrudan saptırmayı planlamışlardı, oysa onlar yalnız kendilerini saptırırlar, sana da asla zarar veremezler. Nasıl yapabilirler ki Allah sana kitap (Kur´an) ve hikmet indirmekte ve bilmediklerini sana bildirmektedir. Allah´ın senin üzerinde bulunan lütfu çok büyüktür.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Eğer Allah´ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir güruh seni sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitab (Kur´an)ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah´ın sana olan lütfu büyüktür.
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm) Eğer Allah’ın lütfû ve rahmeti üzerinde olmasaydı, onlardan bir topluluk seni hakdan şaşırtmağa muhakkak kasdetmiş idi. Onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiç bir şeyde zarar da veremezler. Nasıl zarar verebilirler ki, Allah sana Kur’an’ı ve hükümlerini indirdi; evvelce bilmediklerini sana öğretti. Allah’ın, senin üzerindeki lütûf ve ihsanı çok büyüktür.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Allahın fazl-ü rahmeti üzerinde olmasaydı onlardan bir taife seni bile hukümde haktan şaşırtmayı kurmuşlardı, maamafih onlar yalnız kendilerini şaşırırlar, sana hiç bir zarar edemezler, nasıl edebilirler ki Allah sana kitab ve hikmet indirmekte ve bilmediklerini sana bildirmektedir, hem Allahın senin üzerinde fazlı çok büyük bulunuyor
- Fizilal-il Kuran: Eğer Allah´ın sana yönelik lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onların bir takımı seni yanıltmaya yeltenmişlerdi. Oysa onlar sadece kendilerini yanıltırlar, sana hiçbir zarar dokunduramazlar. Çünkü Allah, kitabı ve hikmeti indirerek sana, daha önce bilmediğin gerçekleri öğretmiştir. Hiç şüphesiz Allah´ın sana yönelik lütfu son derece büyüktür.
- Hasan Basri Çantay: Üzerinde Allahın lutf-ü inayeti ve rahmeti olmasaydı onlardan bir güruh muhakkak seni bile (hükümde) şaşırtmayı kurmuşdu. Onlar kendilerinden başkasını sapdıramazlar ve sana hiç bir şeyden zarar da yapamazlar. (Nasıl yapabilirler ki) Allah sana kitabı ve hikmeti indirdi ve (evvelce) bilmediklerini sana öğretdi. Allahın senin üzerindeki lutf-ü inayeti çok büyükdür.
- İbni Kesir: Eğer Allah´ın lütfu ve rahmeti üzerinde olmasaydı; onlardan bir takımı seni saptırmaya çalışırdı. Halbuki onlar, kendilerinden başkalarını saptıramazlar. Sana da bir zarar veremezler. Allah, sana kitabı ve hikmeti indirmiş, bilmediğini öğretmiştir. Ve Allah´ın senin üzerindeki lütfu çok büyük olmuştur.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Eğer Allah Teâlâ´nın fazl ve rahmeti senin üzerine olmasaydı elbette onlardan bir tâife seni şaşırtmaya kasdedecekti. Halbuki, onlar kendi nefislerinden başkasını şaşırtmazlar ve sana hiçbir şeyden zarar veremezler. Ve Allah Teâlâ sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilir olmadığın şeyleri öğretti. Ve Allah Teâlâ´nın fazlı senin üzerine pek büyük olmuştur.
- Tefhim-ul Kuran: Eğer Allah´ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah´ın üzerindeki fazlı çok büyüktür.
Resim yüklenemedi.