Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِذًا لَّءَاتَيْنَٰهُم مِّن لَّدُنَّآ أَجْرًا عَظِيمًا
Ve izen le âteynâhum min ledunnâ ecren azîmâ(azîmen).
O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve o zaman
- وَإِذًا
- kendilerine verirdik
- لَاتَيْنَاهُمْ
- ا ت ي
- -dan
- مِنْ
- katımız-
- لَدُنَّا
- ل د ن
- bir mükafat
- أَجْرًا
- ا ج ر
- büyük
- عَظِيمًا
- ع ظ م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
- Diyanet Vakfı: O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Elbette o zaman kendilerine tarafımızdan pek büyük bir mükafat da verirdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.
- Ali Fikri Yavuz: Elbette o zaman, kendilerine, tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Elbette o zaman kendilerine ledünnümüzden pek büyük bir ecir de verirdik
- Fizilal-il Kuran: O zaman onlara tarafımızdan büyük bir mükäfat verirdik.
- Hasan Basri Çantay: Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat verirdik.
- İbni Kesir: O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükafat verirdik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfaat da verirdik.
- Tefhim-ul Kuran: Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.
Resim yüklenemedi.