Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَشَدَدْنَا مُلْكَهُۥ وَءَاتَيْنَٰهُ ٱلْحِكْمَةَ وَفَصْلَ ٱلْخِطَابِ
Ve şedednâ mulkehu ve âteynâhul hikmete ve faslel hıtâb(hıtâbi).
Biz Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- güçlendirmiştik
- وَشَدَدْنَا
- ش د د
- onun mülkünü
- مُلْكَهُ
- م ل ك
- ve kendisine vermiştik
- وَاتَيْنَاهُ
- ا ت ي
- hikmet
- الْحِكْمَةَ
- ح ك م
- ve ayırd edici
- وَفَصْلَ
- ف ص ل
- konuşma
- الْخِطَابِ
- خ ط ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz Davud’un mülkünü güçlendirdik, ona hikmet ve hakla batılı ayıran söz (hüküm verme) yeteneği verdik.
- Diyanet Vakfı: Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Hem mülkünü güçlendirmiş, hem de kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiş ve kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
- Ali Fikri Yavuz: Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiştik. Kendisine de peygamberlik ile kaza-hüküm ilmini verdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve fasl-ı hıtab vermiştik.
- Fizilal-il Kuran: O´nun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, O´na hikmet ve açık, güzel konuşma yeteneği vermiştik.
- Hasan Basri Çantay: Onun mülkünü de kuvvetlendirdik. Ona hikmet ve fasl-ı Kitâb verdik.
- İbni Kesir: Onun mülkünü pekiştirmiş, kendisine hikmet ve kesin söz söyleme hakkı vermiştik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve O´nun mülkünü kuvvetlendirmiştik ve O´na hikmet ve fasl-ı hitap vermiş idik.
- Tefhim-ul Kuran: Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Resim yüklenemedi.