Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَأَمَّا ٱلَّذِينَ فَسَقُوا۟ فَمَأْوَىٰهُمُ ٱلنَّارُ ۖ كُلَّمَآ أَرَادُوٓا۟ أَن يَخْرُجُوا۟ مِنْهَآ أُعِيدُوا۟ فِيهَا وَقِيلَ لَهُمْ ذُوقُوا۟ عَذَابَ ٱلنَّارِ ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
Ve emmellezîne fesekû fe me’vâhumun nâr(nâru), kulle mâ erâdû en yahrucû minhâ uîdû fîhâ, ve kîle lehum zûkû azâben nârillezî kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).
Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve fakat
- وَأَمَّا
- الَّذِينَ
- yoldan çıkanların
- فَسَقُوا
- ف س ق
- barınacakları yer
- فَمَأْوَاهُمُ
- ا و ي
- ateştir
- النَّارُ
- ن و ر
- her
- كُلَّمَا
- ك ل ل
- istediklerinde
- أَرَادُوا
- ر و د
- أَنْ
- çıkmak
- يَخْرُجُوا
- خ ر ج
- oradan
- مِنْهَا
- yine geri çevrilirler
- أُعِيدُوا
- ع و د
- oraya
- فِيهَا
- ve denilir
- وَقِيلَ
- ق و ل
- onlara
- لَهُمْ
- tadın
- ذُوقُوا
- ذ و ق
- azabını
- عَذَابَ
- ع ذ ب
- ateş
- النَّارِ
- ن و ر
- الَّذِي
- olduğunuz
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- onu
- بِهِ
- yalanlamakta
- تُكَذِّبُونَ
- ك ذ ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.
- Diyanet Vakfı: Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ama fasıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: «Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!» denir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ama fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: «Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!» denir.
- Ali Fikri Yavuz: Amma fâsık (münâfık) olanların barınacağı yer ateştir. Oradan her çıkmak istedikçe, onlar yine ateş içine döndürülürler; ve onlara: “- Haydi tadın bakalım, yalanlayıp durduğunuz o ateşin azabını!...” denilir. (*) Dikkat!... Secde âyetidir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Amma fasıklık etmiş olanların me´vâları ateştir. Ondan her çıkmak istedikçe onlar içine iade olunurlar da kendilerine haydi tadın o ateşin tekzib edib durduğunuz azâbını denilir
- Fizilal-il Kuran: Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isterlerse, yine oraya geri çevrilirler ve onlara «yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın» denir.
- Hasan Basri Çantay: Fâsık olanların barınacağı yer ise ateşdir. Ne zaman oradan çıkmak isterlerse içerisine döndürülürler ve onlara: «Tekzîb edegeldiğiniz o ateşin azabını tadın» denilir.
- İbni Kesir: Yoldan çıkanlara gelince; onların sığınağı da ateştir. Oradan çıkmak istedikleri her seferinde geri çevrilirler. Ve onlara: Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın, denir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Fakat o kimseler ki, fıska sapmışlardır, artık onların barınacakları yer, ateştir. Her ne vakit oradan çıkmalarını istedikçe onun içine geri döndürüleceklerdir ve onlara denilmiş olacaktır ki, o ateş azabını tadın ki, siz onu yalan saymakta bulunmuş idiniz.
- Tefhim-ul Kuran: Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler ve onlara: «Kendisini yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın» denir.
Resim yüklenemedi.