Your browser doesn’t support HTML5 audio
ثُمَّ جَعَلَ نَسْلَهُۥ مِن سُلَٰلَةٍ مِّن مَّآءٍ مَّهِينٍ
Summe ceale neslehu min sulâletin min mâin mehîn(mehînin).
Sonra onun neslini bir öz sudan, değersiz bir sudan yarattı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- sonra
- ثُمَّ
- yaptı
- جَعَلَ
- ج ع ل
- onun neslini
- نَسْلَهُ
- ن س ل
- -nden
- مِنْ
- bir özü-
- سُلَالَةٍ
- س ل ل
- مِنْ
- bir suyun
- مَاءٍ
- م و ه
- hakir
- مَهِينٍ
- م ه ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Sonra onun neslini bir öz sudan, değersiz bir sudan yarattı.
- Diyanet Vakfı: Sonra onun zürriyetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Sonra onun neslini bir sülaleden (değersiz bir sudan) yaptı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sonra da onun soyunu süzülmüş bir özden, değersiz bir sudan yaratmıştır.
- Ali Fikri Yavuz: Sonra insanın neslini, bir nutfeden (erkek ve dişi hücreden), hakîr bir sudan yaptı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Sonra da bir sülâleden, bir hakıyr sudan neslini yaptı
- Fizilal-il Kuran: Sonra onun soyunu nutfeden, hakir bir suyun özünden çoğalttı.
- Hasan Basri Çantay: Sonra O, bunun zürriyyetini hakıyr bir sudan meydana gelen nutfeden yapmışdır.
- İbni Kesir: Sonra onun soyunu bayağı bir suyun özünden yapmıştır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Sonra onun zürriyetini bir nutfeden, hakîr (zayıf) bir sudan yaptı.
- Tefhim-ul Kuran: Sonra onun soyunu bir özden (sülale´den), basbayağı bir sudan yapmıştır.
Resim yüklenemedi.