Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ وَذَكَرُوا۟ ٱللَّهَ كَثِيرًا وَٱنتَصَرُوا۟ مِنۢ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا۟ ۗ وَسَيَعْلَمُ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓا۟ أَىَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
İllellezîne âmenû ve amilus sâlihâti ve zekerûllâhe kesîran ventesarû min ba’di mâ zulimû, ve se ya’lemullezîne zalemû eyye munkalebin yenkalibûn(yenkalibûne).
Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ancak hariç
- إِلَّا
- kimseler
- الَّذِينَ
- inanan(lar)
- امَنُوا
- ا م ن
- ve yapanlar
- وَعَمِلُوا
- ع م ل
- iyi işler
- الصَّالِحَاتِ
- ص ل ح
- ve ananlar
- وَذَكَرُوا
- ذ ك ر
- Allah’ı
- اللَّهَ
- çokça
- كَثِيرًا
- ك ث ر
- ve üstün gelmeğe çalışanlar
- وَانْتَصَرُوا
- ن ص ر
- مِنْ
- sonra
- بَعْدِ
- ب ع د
- مَا
- kendilerine zulmedildikten
- ظُلِمُوا
- ظ ل م
- ve yakında bileceklerdir
- وَسَيَعْلَمُ
- ع ل م
- kimseler
- الَّذِينَ
- zulmeden(ler)
- ظَلَمُوا
- ظ ل م
- nasıl
- أَيَّ
- bir devrimle
- مُنْقَلَبٍ
- ق ل ب
- devrileceklerini
- يَنْقَلِبُونَ
- ق ل ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.
- Diyanet Vakfı: Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah´ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah´ı çokça zikredenler ve kendilerine haksızlık edildikten sonra öçlerini alanlar müstesna. O haksızlık edenler hangi inkılaba münkalib olacaklarını (hangi akibete yuvarlanacaklarını) yarın bilecekler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah´ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
- Ali Fikri Yavuz: Ancak iman edib salih amel işliyenler, Allah’ı çok ananlar, kendilerine zulmedildikten sonra (Peygambere hiciv yapan kâfirleri reddederek) öclerini alanlar müstesnadır. O zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine döneceklerini bilecelerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ancak iyman edip iyi ameller işliyenler ve Allahı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra öclerini alanlar müstesna, yarın bilecek o zulmedenler hangi ınkılâba münkalib olacaklar
- Fizilal-il Kuran: Yalnız iman edip iyi ameller işleyenler, sık sık Allah´ı ananlar ve zulme uğradıklarında zalimlere karşı koyanlar böyle değildirler. Zalimler ne acı bir akıbetle yüzyüze geleceklerini yakında anlayacaklardır.
- Hasan Basri Çantay: Ancak îman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlar, Allâhı çok zikredenler ve zulme uğratıldıklarından sonra öçlerini alanlar böyle değildir. O zulmedenler yakında hangi inkılâb ile sarsılacaklarını bileceklerdir.
- İbni Kesir: Ancak iman etmiş, salih amel işlemiş, Allah´ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar müstesnadır. Zulmedenler göreceklerdir nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ancak imân edenler ve sâlih sâlih amellerde bulunanlar ve Allah´ı çokca zikredenler ve zulme uğradıklarından sonra öçlerini alanlar müstesna. Ve o kimseler ki, zulmettiler, nasıl bir inkılab mahalline yuvarlanıp gideceklerini yakın da bileceklerdir.
- Tefhim-ul Kuran: Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah´ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öçlerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.
Resim yüklenemedi.