Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُۥٓ أَلَا تَسْتَمِعُونَ
Kâle li men havlehû e lâ testemiûn(testemiûne).
Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- (Fir’avn) dedi
- قَالَ
- ق و ل
- kimselere
- لِمَنْ
- çevresinde bulunan
- حَوْلَهُ
- ح و ل
- أَلَا
- işitiyor musunuz?
- تَسْتَمِعُونَ
- س م ع
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Firavun, etrafındakilere (alaycı bir ifade ile) “dinlemez misiniz?” dedi.
- Diyanet Vakfı: (Firavun) etrafında bulunanlara: İşitiyor musunuz? dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): (Firavun) etrafındakilere: «Dinlemez misiniz?» dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Firavun) etrafında bulunanlara: «İşitmiyor musunuz?» dedi.
- Ali Fikri Yavuz: Firavun, etrafında bulunan kimselere: “-Duymuyor musunuz?” (Mûsa’nın verdiği cevab, suale karşılık değildir) dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Etrafındakilere dinlemezmisiniz? dedi
- Fizilal-il Kuran: Firavun çevresindekilere «dediklerini duyuyor musunuz?» dedi.
- Hasan Basri Çantay: (Fir´avn) etrafında bulunan kimselere dedi ki: «İşitmiyor musunuz»?
- İbni Kesir: Yanında bulunanlara: İşitmiyor musunuz? dedi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (Fir´avun) Etrafında olanlara dedi ki: «İşitiyor musunuz?»
- Tefhim-ul Kuran: Çevresindekilere dedi ki: «işitiyor musunuz?»