Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالَ ٱهْبِطَا مِنْهَا جَمِيعًۢا ۖ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ ۖ فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّى هُدًى فَمَنِ ٱتَّبَعَ هُدَاىَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَىٰ
Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dedi ki
- قَالَ
- ق و ل
- inin
- اهْبِطَا
- ه ب ط
- oradan
- مِنْهَا
- hepiniz
- جَمِيعًا
- ج م ع
- bir kısmınız
- بَعْضُكُمْ
- ب ع ض
- diğerinize
- لِبَعْضٍ
- ب ع ض
- düşmansınız
- عَدُوٌّ
- ع د و
- artık
- فَإِمَّا
- size geldiği zaman
- يَأْتِيَنَّكُمْ
- ا ت ي
- benden
- مِنِّي
- bir hidayet
- هُدًى
- ه د ي
- sonra kim
- فَمَنِ
- uyarsa
- اتَّبَعَ
- ت ب ع
- benim hidayetime
- هُدَايَ
- ه د ي
- yoktur (ona)
- فَلَا
- sapkınlık
- يَضِلُّ
- ض ل ل
- ve yoktur
- وَلَا
- bir sıkıntı
- يَشْقَىٰ
- ش ق و
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”
- Diyanet Vakfı: Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Allah: «İkiniz de oradan birlikte inin, kiminiz kiminize düşman olarak! Sonra ne zaman size Benden bir doğru yolu gösterici gelir de her kim Benim kılavuzuma uyarsa, işte o, sapıklığa düşmez ve mutsuz olmaz.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Allah (onlara) şöyle dedi: «Birbirinize düşman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artık benden size bir hidayet (kitab) geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve (ahirette) zahmet çekmez.
- Ali Fikri Yavuz: Allah şöyle buyurdu: “- Birbirinize (dünyada nesliniz) düşman olmak üzere hepiniz oradan (cennet’den) ininiz. Artık benden size bir hidayet (kitab) geldiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıklığa düşmez ve ahirette zahmet çekmez.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Buyurdu ki; ininiz ikiniz de oradan hepiniz, ba´zınız ba´zınıza düşman olarak, sonra ne zaman size benden bir hidayetçi gelir de her kim hidayetçime uyarsa işte o dalâlete düşmez ve bedbaht olmaz
- Fizilal-il Kuran: Allah dedi ki; Her ikiniz de cennetten yere ininiz. Sizler birbirinizin düşmanısınız. Benden size bir hidayet geldiğinde kim benim doğru yola çağıran mesajıma uyarsa o, ne sapıtır ve ne de sıkıntıya düşer.
- Hasan Basri Çantay: (Şöyle) buyurdu: «Kiminiz kiminize düşman olarak hepiniz oradan inin. Artık ne zaman benden size hidâyet gelir de kim benim hidâyetime uyarsa o (dünyâda) sapmaz, (âhiretde de) bedbaht olmaz».
- İbni Kesir: Buyurdu ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Benden size bir yol gösteren gelir de kim, benim yoluma uyarsa; ne sapar, ne de bedbaht olur.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Buyurdu ki: «Bazınız bazınıza düşman olarak hepiniz oradan ininiz, ne vakit size benden bir hidâyet gelir de kim hidâyete tâbi olursa artık dalâlete düşmez ve şekavete uğramaz.»
- Tefhim-ul Kuran: Dedi ki: «Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz da olmaz.»
Resim yüklenemedi.