Your browser doesn’t support HTML5 audio
مَآ أَغْنَىٰ عَنْهُ مَالُهُۥ وَمَا كَسَبَ
Mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ keseb(kesebe).
Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- مَا
- kurtaramadı
- أَغْنَىٰ
- غ ن ي
- onu
- عَنْهُ
- malı
- مَالُهُ
- م و ل
- ve
- وَمَا
- kazandığı
- كَسَبَ
- ك س ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
- Diyanet Vakfı: (1-5) Ebu Leheb´in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı.
- Ali Fikri Yavuz: Ne malı fayda verdi ona, ne kazandığı...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ne malı fâide verdi ona ne kazandığı
- Fizilal-il Kuran: Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.
- Hasan Basri Çantay: Ona ne malı, ne kazandığı fâide vermedi.
- İbni Kesir: Malı ve kazandığı ona fayda vermedi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ona ne malı bir zenginlik verdi ve ne de kazandığı şey.
- Tefhim-ul Kuran: Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı.
Resim yüklenemedi.