Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَإِن تَابُوا۟ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَإِخْوَٰنُكُمْ فِى ٱلدِّينِ ۗ وَنُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Fe in tâbû ve ekâmus salâte ve âtuz zekâte fe ıhvânukum fîd dîn (dîni), ve nufassılul âyâti li kavmin ya´lemûn(ya´lemûne).
Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- eğer
- فَإِنْ
- tevbe ederlerse
- تَابُوا
- ت و ب
- ve kılarlarsa
- وَأَقَامُوا
- ق و م
- namazı
- الصَّلَاةَ
- ص ل و
- ve verirlerse
- وَاتَوُا
- ا ت ي
- zekatı
- الزَّكَاةَ
- ز ك و
- sizin kardeşlerinizdirler
- فَإِخْوَانُكُمْ
- ا خ و
- فِي
- dinde
- الدِّينِ
- د ي ن
- ve uzun uzun açıklıyoruz
- وَنُفَصِّلُ
- ف ص ل
- ayetleri
- الْايَاتِ
- ا ي ي
- bir kavme
- لِقَوْمٍ
- ق و م
- bilen
- يَعْلَمُونَ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.
- Diyanet Vakfı: Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Eğer tevbe edip namazı kılar, zekatı verirlerse din kardeşiniz olurlar. Bilecek bir topluluk için Biz ayetlerimizi daha çok açıklarız.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız.
- Ali Fikri Yavuz: Artık tevbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse, dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, anlıyacak bir kavme açıklarız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bundan böyle eğer tevbe ederler, nemazı kılarlar, zekâtı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar, bilecek bir kavim için biz âyetlerimizi daha tafsıl ederiz
- Fizilal-il Kuran: Eğer tevbe edip namazı kılar ve zekatı verirlerse sizin din kardeşleriniz olurlar. Biz bilgili kimselere ayetlerimizi ayrıntılı biçimde açıklarız.
- Hasan Basri Çantay: (Bununla beraber) eğer tevbe ve rücû ederler, namaz kılarlar, zekât verirlerse artık dînde kardeşlerinizdir onlar. Biz âyetleri bilecek bir kavm için açıklarız.
- İbni Kesir: Eğer tevbe ederler, namaz kılarlar ve zekat verirlerse; onlar, artık dinde kardeşlerinizdir. Biz, ayetleri bilir bir kavim için açıklıyoruz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Eğer onlar bilâhare tevbe ederlerse ve namaz kılarlar ve zekâtı da verirlerse artık sizin dinde kardeşlerinizdir. Ve Biz âyetlerimizi bilenler olan bir kavim için mufassalan beyan ederiz.
- Tefhim-ul Kuran: Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
Resim yüklenemedi.