Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَرِحَ ٱلْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلَٰفَ رَسُولِ ٱللَّهِ وَكَرِهُوٓا۟ أَن يُجَٰهِدُوا۟ بِأَمْوَٰلِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَقَالُوا۟ لَا تَنفِرُوا۟ فِى ٱلْحَرِّ ۗ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا ۚ لَّوْ كَانُوا۟ يَفْقَهُونَ
Ferihal muhallefûne bi mak’adihim hılâfe resûlillâhi ve kerihûen yucâhidû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâhi ve kâlû lâ tenfirû fîl harr(harri), kul nâru cehennemeeşeddu harrâ(harren), lev kânû yefkahûn(yefkahûne).
Allah’ın Resûlüne karşı gelerek (sefere çıkmayıp) geri bırakılanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- sevindiler
- فَرِحَ
- ف ر ح
- muhalefet ederek
- الْمُخَلَّفُونَ
- خ ل ف
- oturup kalmalarına
- بِمَقْعَدِهِمْ
- ق ع د
- geride kalanlar
- خِلَافَ
- خ ل ف
- Peygamberine
- رَسُولِ
- ر س ل
- Allah’ın
- اللَّهِ
- ve hoşlanmadılar
- وَكَرِهُوا
- ك ر ه
- أَنْ
- cihadetmekten
- يُجَاهِدُوا
- ج ه د
- mallarıyle
- بِأَمْوَالِهِمْ
- م و ل
- ve canlarıyle
- وَأَنْفُسِهِمْ
- ن ف س
- فِي
- yolunda
- سَبِيلِ
- س ب ل
- Allah
- اللَّهِ
- ve dediler
- وَقَالُوا
- ق و ل
- لَا
- sefere çıkmayın
- تَنْفِرُوا
- ن ف ر
- فِي
- sıcakta
- الْحَرِّ
- ح ر ر
- de ki
- قُلْ
- ق و ل
- ateşi
- نَارُ
- ن و ر
- cehennemin
- جَهَنَّمَ
- daha
- أَشَدُّ
- ش د د
- sıcaktır
- حَرًّا
- ح ر ر
- keşke
- لَوْ
- olsalardı
- كَانُوا
- ك و ن
- anlıyor(lar)
- يَفْقَهُونَ
- ف ق ه
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Allah’ın Resûlüne karşı gelerek (sefere çıkmayıp) geri bırakılanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı.
- Diyanet Vakfı: Allah´ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; «bu sıcakta sefere çıkmayın» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır!» Keşke anlasalardı!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Arkada kalıp savaşa gitmeyenler, Allah´ın Resulüne karşı koymak üzere, yerlerinde oturup kalmalarına sevindiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar ve: «Bu sıcakta sefere çıkmayın!» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcak!» Keşke duysalardı!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah´ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik «Bu sıcakta savaşa gitmeyin.» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır.» Keşke anlayabilselerdi.
- Ali Fikri Yavuz: Tebük savaşına iştirak etmeyip geri kalan münafıklar, Rasûlüllah’a muhalefet ederek oturup kalmalarıyla sevindiler. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele etmeyi çirkin gördüler ve; “- Bu sıcakta harbe çıkmayın” dediler. De ki: “- Cehennemin ateşi daha sıcaktır. Fakat gidecekleri yeri bilseler!...”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Arkada kalanlar Resulullah hılâfına olarak oturub kalmalariyle ferahlandılar, Allah yolunda mallariyle, canlariyle mücahid olmayı hoşlanmadılar, bu sıcakta seferber olmayın dediler, de ki Cehennem ateşi daha sıcak, fakat duysalardı
- Fizilal-il Kuran: Sefere katılmayanlar Allah´ın Rasulüne ters düşerek geride kaldıklarına sevindiler. Allah yolunda malları ve canları ile cihad etmeyi istemediler, «Sıcakta sefere çıkmayın» dediler. Onlara «Cehennem ateşi bundan daha sıcaktır» deyiniz. Keşke bunu kavrayabilselerdi.
- Hasan Basri Çantay: Allahın peygamberine muhaalefet için (savaşdan) geri kalan (münafık) lar (memleketlerinden çıkmayıb) oturmalarıyle sevindi (ler), Allah yolunda mallariyle, canlariyle cihâd etmeyi çirkin gördüler ve: «Bu sıcakda harbe çıkmayın» dediler. De ki: «Cehennemin ateşi daha sıcak». İyice bilmiş olsalardı...
- İbni Kesir: Allah´ın peygamberine muhalefet için geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi. Bu sıcakta savaşa çıkmayın, dediler. De ki: Cehennem ateşi daha sıvaktır. Keşke bilselerdi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Resûlullah´a muhalefet için geri kalmış olanlar, oturmalarıyla sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücâhedede bulunmalarını kerih gördüler ve, «Şu sıcakta cihada çıkmayın,» dediler. De ki: «Cehennemin ateşi sıcaklıkça daha şiddetlidir.» Eğer iyice anlar kimseler olsalar idi.
- Tefhim-ul Kuran: Allah´ın Resulüne muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: «Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın» dediler. De ki: «Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.» Bir kavrayıp anlasalardı.
Resim yüklenemedi.