Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَذَكِّرْ فَمَآ أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
Fe zekkir fe mâ ente bi ni’meti rabbike bi kâhinin ve lâ mecnûn (mecnûnin).
(Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- sen hatırlat
- فَذَكِّرْ
- ذ ك ر
- değilsin
- فَمَا
- sen
- أَنْتَ
- ni’meti sayesinde
- بِنِعْمَتِ
- ن ع م
- Rabbinin
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- kahin
- بِكَاهِنٍ
- ك ه ن
- ve değilsin
- وَلَا
- mecnun
- مَجْنُونٍ
- ج ن ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.
- Diyanet Vakfı: (Resûlüm!) Sen öğüt ver. Rabbinin lütfuyla sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O halde anlatıp öğüt vermeye devam et; çünkü sen, Rabbinin nimeti hakkı için, ne kahinsin ne de mecnun!
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Ey Muhammed!) sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.
- Ali Fikri Yavuz: O halde (Ey Rasûlüm, sen) öğüd ve nasihata devam et; çünkü sen, Rabbinin (nübüvvet ve İslâm) nimeti sayesinde ne kâhinsin, ne mecnûn...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): O halde va´z-u tezkire devam et, çünkü sen, rabbının ni´meti hakkı için, ne kâhinsin ne de mecnun
- Fizilal-il Kuran: Ey Muhammed! Sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin nimetiyle sen, ne kahinsin ne de delisin.
- Hasan Basri Çantay: (Habîbim) sen hemen öğüt vermekde devam et. Öyle ya, sen Rabbinin ni´meti sayesinde ne bir kâhin, ne de bir mecnun değilsin.
- İbni Kesir: Sen; öğüt ver. Rabbının nimeti sayesinde sen; ne bir kahinsin, ne de bir deli.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (29-30) Artık sen öğüt vermeğe devam et! Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?»
- Tefhim-ul Kuran: Şu halde sen, öğüt verip hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne bir kâhinsin, ne de bir mecnun.
Resim yüklenemedi.