Your browser doesn’t support HTML5 audio
قُل لَّآ أَمْلِكُ لِنَفْسِى ضَرًّا وَلَا نَفْعًا إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُ ۗ لِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ ۚ إِذَا جَآءَ أَجَلُهُمْ فَلَا يَسْتَـْٔخِرُونَ سَاعَةً ۖ وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
Kul lâ emliku li nefsî darran ve lâ nef´an illâ mâ şâallâh(şâallâhu), li kulli ummetin ecel(ecelun), izâ câe eceluhum fe lâ yeste´hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne).
De ki: “Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- de ki
- قُلْ
- ق و ل
- لَا
- ben dokunduramam
- أَمْلِكُ
- م ل ك
- kendime
- لِنَفْسِي
- ن ف س
- bir zarar
- ضَرًّا
- ض ر ر
- veya
- وَلَا
- yarar
- نَفْعًا
- ن ف ع
- başka
- إِلَّا
- مَا
- dilediğinden
- شَاءَ
- ش ي ا
- Allah’ın
- اللَّهُ
- hepsi için vardır
- لِكُلِّ
- ك ل ل
- ümmetin
- أُمَّةٍ
- ا م م
- bir eceli
- أَجَلٌ
- ا ج ل
- zaman
- إِذَا
- geldiği
- جَاءَ
- ج ي ا
- ecelleri
- أَجَلُهُمْ
- ا ج ل
- ne
- فَلَا
- öne alınırlar
- يَسْتَأْخِرُونَ
- ا خ ر
- bir saat
- سَاعَةً
- س و ع
- ne de
- وَلَا
- geriye bırakılırlar
- يَسْتَقْدِمُونَ
- ق د م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: De ki: “Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”
- Diyanet Vakfı: De ki: «Ben kendime bile Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim.» Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman artık ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): (48-49) «Ne zamandır bu va´dedilen (azap); eğer doğru söylüyorsanız?» diyorlar. De ki: «Ben Allah´ın dilediğinin dışında kendi kendime ne bir yarar, ne de bir zarara malikim!» Her ümmetin bir eceli vardır; ecelleri gelince artık bir an geride kalamazlar, ileri de gidemezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: De ki, «Ben, Allah´ın dilediğinin dışında kendi kendime ne bir zarar ne bir fayda verebilirim». Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince artık ne bir an geri, ne bir an ileri gidebilirler.
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm), de ki: “- Ben kendi kendime, Allah’ın dilediğinden başka, ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olamam.” Her ümmetin helâki için muayyen bir vakit (ecel) vardır. Artık bu ecel geldiği vakit, bir an geri de kalamazlar, ileride gidemezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): De ki: ben kendi kendime Allahın dilediğinden başka ne bir menfeate ne de bir mazarrata malik değilim, her ümmet için bir ecel vardır, ecelleri geldiği vakıt artık bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler
- Fizilal-il Kuran: Onlara de ki; «Allah´ın dileği dışında benim kendime bile zarar ya da yarar dokundurmaya gücüm yetmez. Her ümmetin belirli bir yaşama süresi vardır. O süre dolunca, ne bir an geri bırakılırlar ve ne de bir an önceye alınırlar.»
- Hasan Basri Çantay: De ki: «Ben kendi kendime Allahın dilediğinden başka ne bir zarar, ne de bir fâide (yapmıya) muktedir değilim. Her ümmetin (helâkleri için mukadder) bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman artık bir saat geri de kalamazlar, öne de geçemezler».
- İbni Kesir: De ki: Allah´ın dilemesi dışında, ben; kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Her ümmet için bir sure vardır. Sureleri gelince; ne bir an geciktirilir, ne de öne alınırlar.
- Ömer Nasuhi Bilmen: De ki: «Ben kendi nefsim için Allah Teâlâ´nın dilediğinden başka ne bir zarara ve nede bir faideye mâlik olamam. Her ümmet için bir ecel vardır. Ecelleri geldiği vakit artık ne bir saat geri kalabilirler ve ne de ileri gidebilirler.»
- Tefhim-ul Kuran: De ki: «Allah´ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiç bir şeye) malik değilim, her şey Allah´ın iradesine bağlıdır, Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.»
Resim yüklenemedi.