Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالُوا۟ يَٰٓأَبَانَآ إِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوسُفَ عِندَ مَتَٰعِنَا فَأَكَلَهُ ٱلذِّئْبُ ۖ وَمَآ أَنتَ بِمُؤْمِنٍ لَّنَا وَلَوْ كُنَّا صَٰدِقِينَ
Kâlû yâ ebânâ innâ zehebnâ nestebiku ve tereknâ yûsufe inde metâınâ fe ekelehuz zi’bu, ve mâ ente bi mu’minin lenâ ve lev kunnâ sâdikîn(sâdikîne).
“Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf’u da eşyamızın yanında bırakmıştık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın” dediler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dediler
- قَالُوا
- ق و ل
- babamız
- يَا أَبَانَا
- ا ب و
- biz
- إِنَّا
- gittik
- ذَهَبْنَا
- ذ ه ب
- yarışıyorduk
- نَسْتَبِقُ
- س ب ق
- ve bırakmıştık
- وَتَرَكْنَا
- ت ر ك
- Yusuf’u
- يُوسُفَ
- yanında
- عِنْدَ
- ع ن د
- yiyeceğimizin
- مَتَاعِنَا
- م ت ع
- onu yemiş
- فَأَكَلَهُ
- ا ك ل
- kurt
- الذِّئْبُ
- ذ ا ب
- fakat değilsin
- وَمَا
- sen
- أَنْتَ
- inanacak
- بِمُؤْمِنٍ
- ا م ن
- bize
- لَنَا
- şayet
- وَلَوْ
- (söylesek de)
- كُنَّا
- ك و ن
- dosdoğru
- صَادِقِينَ
- ص د ق
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf’u da eşyamızın yanında bırakmıştık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın” dediler.
- Diyanet Vakfı: Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusuf´u eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ey babamız, biz gittik yarışıyorduk, Yusuf´u eşyamızın yanında bırakmıştık; bir de baktık ki, onu kurt yemiş. Şimdi biz doğru da söylesek sen bize inanmazsın! dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Dediler ki: «Ey babamız! Biz gittik, aramızda yarış yapıyorduk. Yusuf´u da eşyamızın yanına bırakmıştık. Bir de baktık ki, onu kurt yemiş, şu anda biz doğru da söylesek, yine de sen bize inanacak değilsin.»
- Ali Fikri Yavuz: Şöyle dediler: “- Ey babamız, biz gittik koşu yapıyorduk. Yûsuf’u da eşyamızın yanında bırakamıştık. Bir de gördük ki, onu kurt yemiş. Şimdi biz ne kadar doğru söylesek de, sen bize inanmazsın.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Dediler: ey pederimiz, biz gittik yarış ediyorduk, Yusüfü eşyamızın yanında bırakmıştık bir de baktık ki onu kurt yemiş, şimdi biz doğru da söylesek sen bize inanmazsın
- Fizilal-il Kuran: Dediler ki; «Ey babamız, Yusuf´u eşyalarımızın yanında bırakarak yarış yapmaya gitmiştik, o sırada onu kurt kapıverdi; her ne kadar söylediğimiz doğru ise de, bize inanmayacaksın.»
- Hasan Basri Çantay: «Ey babamız, dediler, hakıykaten biz gitdik. Yarış edecekdik. Yuusufu da eşyamızın yanına bırakmışdık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş! Biz doğru söyleyenler olsak da (biliyoruz ki) sen bize inanıcı değilsin».
- İbni Kesir: Dediler ki: Ey babamız; gerçekten biz gitmiştik ki yarış yapalım. Yusuf´u da eşyaların yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylüyorsak da sen, bize inanacak değilsin.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Dediler ki: «Ey bizim pederimiz! Biz hakikaten bir yarış ederek gittik. Yusuf´u da eşyamızın yanında bıraktık, hemen O´nu kurt yemiş ve sen bize velev ki doğru sözlü kimseler olmuş isek de inanır değilsin.»
- Tefhim-ul Kuran: Dediler ki: «Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf´u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ama biz doğruyu söyleyenler olsak bile sen bize inanacak değilsin.»
Resim yüklenemedi.