Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَقَالَ ٱلْمَلِكُ ٱئْتُونِى بِهِۦ ۖ فَلَمَّا جَآءَهُ ٱلرَّسُولُ قَالَ ٱرْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَسْـَٔلْهُ مَا بَالُ ٱلنِّسْوَةِ ٱلَّٰتِى قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ ۚ إِنَّ رَبِّى بِكَيْدِهِنَّ عَلِيمٌ
Ve kâlel meliku’tûnî bih(bihî), fe lemmâ câehur resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta’ne eydiyehunn(eydiyehunne), inne rabbî bi keydihinne alîm(alîmun).
Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dedi ki
- وَقَالَ
- ق و ل
- Kral
- الْمَلِكُ
- م ل ك
- bana getirin
- ائْتُونِي
- ا ت ي
- onu
- بِهِ
- ne zaman ki
- فَلَمَّا
- gelince (Yusuf’a)
- جَاءَهُ
- ج ي ا
- elçi
- الرَّسُولُ
- ر س ل
- dedi
- قَالَ
- ق و ل
- dön
- ارْجِعْ
- ر ج ع
- إِلَىٰ
- efendine
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- ve ona sor
- فَاسْأَلْهُ
- س ا ل
- neydi?
- مَا
- maksadı
- بَالُ
- ب و ل
- kadınların
- النِّسْوَةِ
- ن س و
- اللَّاتِي
- kesen
- قَطَّعْنَ
- ق ط ع
- ellerini
- أَيْدِيَهُنَّ
- ي د ي
- şüphesiz
- إِنَّ
- Rabbim
- رَبِّي
- ر ب ب
- onların tuzaklarını
- بِكَيْدِهِنَّ
- ك ي د
- biliyor
- عَلِيمٌ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”
- Diyanet Vakfı: (Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: «Onu bana getirin!» Elçi, Yusuf´a geldiği zaman, (Yusuf) dedi ki: «Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi? diye sor. Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir.»
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bunu duyan hükümdar: «Getirin bana onu» dedi. Bunun üzerine ona gönderilen adam gelince Yusuf: «Haydi efendine dön de sor ona, ellerini doğrayan kadınların maksatları neymiş? Şüphesiz ki, Rabbin onların hilelerini çok iyi bilir.» dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: O hükümdar «Onu bana getirin» dedi. Emir üzerine Yusuf´a gönderilen adam yanına gelince, Yusuf ona dedi ki: «Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalım, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Hiç şüphe yok ki, Rabbim, onların oyunlarını çok iyi bilir.»
- Ali Fikri Yavuz: Bu tâbiri duyan hükümdar: “- Yûsuf’u bana getirin” dedi. Bunun üzerine, kendisini dâvet için elçi gelince, Yûsuf ona şöyle dedi: “- Efendine dön de, o ellerini kesen kadınların hâli neydi, kendisinden sor. Muhakkak ki benim Rabbim, onların hilelerini bilendir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bunu duyan Melik de getirin bana onu, bunun üzerine ona gönderilen adem gelince, haydi Efendine dön de sor ona: o ellerini doğrayan kadınların maksadları ne imiş, şüphe yok ki rabbim onların hiylelerine alîmdir dedi
- Fizilal-il Kuran: Kral «O adamı bana getiriniz» dedi. Yusuf, yanına gelen kralın elçisine dedi ki; «Efendinin yanına dön ve ellerini yemek bıçakları ile kesen kadınlara ilişkin olayın içyüzünü kendisine sor. Gerçi Rabbim, o kadınların bana kurdukları tuzağı iyi bilir.»
- Hasan Basri Çantay: (Bunu duyan) padişah dedi ki: «Onu (Yuusufu) bana getirin». Bunun üzerine ona elçi gelince: «Efendine dön de ellerini kesen o kadınların zoru neydi, kendisine sor. Şübhe yok ki benim Rabbim onların fendini hakkıyle bilicidir» dedi.
- İbni Kesir: Hükümdar dedi ki: Onu bana getirin. Bunun üzerine ona elçi gelince: Efendine dön ve ellerini kesen o kadınların zoru neydi kendisine sor. Şüphesiz ki benim Rabbım, onların düzenini bilir, dedi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve hükümdar dedi ki: «O´nu bana getiriniz.» Vaktâ ki O´na elçi geliverdi. Dedi ki: «Efendine dön, O´na sor ki, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Şüphe yok ki, benim Rabbim onların hilelerini bihakkın bilicidir.»
- Tefhim-ul Kuran: Hükümdar dedi ki: «Onu bana getirin.» Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) «Efendine (Rabbine) dön de ona soruver: «Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir.»
Resim yüklenemedi.