Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالُوا۟ فَمَا جَزَٰٓؤُهُۥٓ إِن كُنتُمْ كَٰذِبِينَ
Kâlû fe mâ cezâuhû in kuntum kâzibîn(kâzibîne).
Onlar, “Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?” dediler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dediler
- قَالُوا
- ق و ل
- nedir?
- فَمَا
- cezası
- جَزَاؤُهُ
- ج ز ي
- eğer
- إِنْ
- iseniz
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- yalancı
- كَاذِبِينَ
- ك ذ ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlar, “Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?” dediler.
- Diyanet Vakfı: (Yusuf´un adamları) dediler ki: Peki, siz yalancıysanız bunun cezası nedir?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Şimdi yalancı çıkarsanız cezası ne? dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Peki yalancı çıkarsanız onun (hırsızlık edenin) cezası nedir?» dediler.
- Ali Fikri Yavuz: Onlar dediler ki, şimdi yalancı çıkarsanız, hırsızın cezası nedir?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şimdi, dediler: yalancı çıkarsanız cezası ne?
- Fizilal-il Kuran: Görevliler; «Peki eğer yalan söylüyorsanız, size göre hırsızlığın cezası nedir?» dediler.
- Hasan Basri Çantay: «Şimdi, dediler, yalancılar iseniz (çalanın) cezası nedir»?
- İbni Kesir: Eğer yalancılar iseniz; bunun cezası nedir? dediler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Dediler ki: «Eğer siz yalancı kimseler oldunuz ise onun cezası nedir?»
- Tefhim-ul Kuran: «Öyleyse» dediler. «Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?»
Resim yüklenemedi.