Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَٱعْبُدُوا۟ مَا شِئْتُم مِّن دُونِهِۦ ۗ قُلْ إِنَّ ٱلْخَٰسِرِينَ ٱلَّذِينَ خَسِرُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ وَأَهْلِيهِمْ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ ۗ أَلَا ذَٰلِكَ هُوَ ٱلْخُسْرَانُ ٱلْمُبِينُ
Fa’budû mâ şi’tum min dûnih(dûnihi), kul innel hâsirîne ellezîne hasirû enfusehum ve ehlîhim yevmel kıyâmeh(kıyâmeti) e lâ zâlike huvel husrânul mubîn(mubînu).
“Siz de Allah’tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!” De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- siz de kulluk edin
- فَاعْبُدُوا
- ع ب د
- مَا
- dilediğinize
- شِئْتُمْ
- ش ي ا
- مِنْ
- O’ndan başka
- دُونِهِ
- د و ن
- de ki
- قُلْ
- ق و ل
- şüphesiz
- إِنَّ
- ziyan edenlerdir
- الْخَاسِرِينَ
- خ س ر
- الَّذِينَ
- ziyana uğrayanlar
- خَسِرُوا
- خ س ر
- kendilerini
- أَنْفُسَهُمْ
- ن ف س
- ve ailelerini
- وَأَهْلِيهِمْ
- ا ه ل
- günü
- يَوْمَ
- ي و م
- kıyamet
- الْقِيَامَةِ
- ق و م
- dikkat edin
- أَلَا
- işte
- ذَٰلِكَ
- bu
- هُوَ
- bir ziyandır
- الْخُسْرَانُ
- خ س ر
- apaçık
- الْمُبِينُ
- ب ي ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Siz de Allah’tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!” De ki: “Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.”
- Diyanet Vakfı: (Ey Allah´a eş koşanlar!): Siz de O´ndan başka dilediğinize tapın! De ki: Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Bilesiniz ki, bu apaçık hüsrandır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): siz de O´ndan başka dilediğinize kul olun.» De ki: «Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan verenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur.»
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Siz de O´ndan başka dilediğinize kul olun.» De ki: «Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan edenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur.»
- Ali Fikri Yavuz: Artık siz de O’ndan başka dilediğinize tapın.” De ki: “- Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü hem kendilerini, hem de kendilerine bağlı olanları hüsrana düşürenlerdir.” İyi bilin ki, apaçık ziyan işte budur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): siz de onun berisinden dilediğinize kul olun, de ki: asıl husrâna düşenler Kıyamet günü kendilerine ve mensublarına ziyan edenlerdir. Evet, odur işte asıl açık husran.
- Fizilal-il Kuran: Ey müşrikler, siz de Allah´dan başka dilediğinize kulluk edin. De ki: «Ziyana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyana sokanlardır. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır.»
- Hasan Basri Çantay: «Artık siz de Onu bırakıb dilediğinize tapın»! De ki: Hakıykat hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerini de, mensûblarını da hüsrana uğratanlardır. Dikkat et ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir».
- İbni Kesir: Artık siz de O´ndan başka dilediğinize tapın. De ki: Hüsrana uğrayanlar; kıyamet gününde kendilerini de, ailelerini de hüsrana uğratanlardır. İyi bilin ki; apaçık hüsran işte budur.
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Artık siz de onun ötesinde dilediklerinize ibadet ediniz!» De ki: «Şüphe yok hüsrâna düşenler o kimselerdir ki, kendi nefislerini ve kendi mensuplarını Kıyamet gününde helâke düşürmüş olurlar. Agâh olunuz! İşte en apaçık helâk da ondan ibarettir.»
- Tefhim-ul Kuran: «Siz, O´nun dışında dilediklerinize ibadet edin.» De ki: «Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir.»
Resim yüklenemedi.