Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِذْ قَالَتِ ٱمْرَأَتُ عِمْرَٰنَ رَبِّ إِنِّى نَذَرْتُ لَكَ مَا فِى بَطْنِى مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنِّىٓ ۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ
İz kâlet imraetu ımrâne rabbi innî nezertu leke mâ fî batnî muharraran fe tekabbel minnî, inneke entes semîul alîm(alîmu).
Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- hani
- إِذْ
- demişti ki
- قَالَتِ
- ق و ل
- karısı
- امْرَأَتُ
- م ر ا
- İmran’ın
- عِمْرَانَ
- Rabbim
- رَبِّ
- ر ب ب
- şüphesiz ben
- إِنِّي
- adadım
- نَذَرْتُ
- ن ذ ر
- sana
- لَكَ
- olanı
- مَا
- فِي
- karnımda
- بَطْنِي
- ب ط ن
- tam hür olarak
- مُحَرَّرًا
- ح ر ر
- kabul buyur
- فَتَقَبَّلْ
- ق ب ل
- benden
- مِنِّي
- şüphesiz
- إِنَّكَ
- sen
- أَنْتَ
- işitensin
- السَّمِيعُ
- س م ع
- bilensin
- الْعَلِيمُ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti.
- Diyanet Vakfı: İmrân´ın karısı şöyle demişti: «Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz (niyazımı) hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen sensin.»
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): İmran´ın karısı: «Ya Rab! Ben karnımdakini kayıtsızca sana adadım, hemen kabul et bunu benden; çünkü sadece Sensin işiten, bilen Sen!» dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: İmran´ın karısı: «Rabbim, karnımdakini tam hür olarak sana adadım, benden kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin.» demişti.
- Ali Fikri Yavuz: (Îsa’nın büyükannesi olan) İmran’ın zevcesi şöyle demişti: “- Ey Rabbim, karnımdakini dünya meşguliyetlerinden beri olarak sana adadım. Böylece adağımı kabul buyur. Muhakkak ki sen, benim adadığımı hakkıyla işitici ve niyyetimin ne olduğunu kemâliyle bilicisin.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Imranın haremi dediği vakit: «Ya rabbi! ben karnımdakini her kayıddan azade olarak sana adadım, hemen kabul buyur benden, çünkü bir sensin işiden bilen sen»
- Fizilal-il Kuran: Hani, İmran´ın karısı ´Rabbim, karnımdaki çocuğu, her türlü endişeden arınmış olarak sırf sana adadım, O´nu benden yana kabul buyur. Hiç , kuşkusuz sen işiten ve bilensin´ dedi.
- Hasan Basri Çantay: Hani İmrân´ın karısı: «Rabbim, karnımdakini azadlı bir kul olarak sana adadım. Benden olan bu (adağ) ı kabul et. Şübhesiz (niyazımı) hakkıyle işiden, (niyyetimi) kemâliyle bilen Sensin Sen» demişdi.
- İbni Kesir: Hani, İmran´ın karısı: Rabbım karnımdakini hür olarak Sana adadım, benden kabul buyur. Doğrusu Sensin Sen, Semi, Alim, demişti.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Yâd et ki, İmrân´ın refikası: «Yarabbi! Ben karnımda olanı azadlı bir köle olarak Sana nezrettim. İmdi bunu benden kabul buyur. Şüphe yok ki hakkıyla işitici Sen´sin, kemaliyle bilici Sen´sin» demişti.
- Tefhim-ul Kuran: Hani İmran´ın karısı: «Rabbim, karnımda olanı, ´her türlü bağımlılıktan özgürlüğe kavuşturulmuş olarak´ Sana adadım, benden kabul et. Şüphesiz işiten, bilen Sensin Sen.» demişti.