Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِذَا لَمْ تَأْتِهِم بِـَٔايَةٍ قَالُوا۟ لَوْلَا ٱجْتَبَيْتَهَا ۚ قُلْ إِنَّمَآ أَتَّبِعُ مَا يُوحَىٰٓ إِلَىَّ مِن رَّبِّى ۚ هَٰذَا بَصَآئِرُ مِن رَّبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Ve izâ lem te’tihim biâyetin kâlû lev lectebeytehâ, kul innemâ ettebiu mâ yûhâ ileyye min rabbî hâzâ besâiru min rabbikum ve huden ve rahmetun li kavmin yu’minûn (yu’minûne).
(Ey Muhammed!) Onlara (istedikleri) bir âyet getirmediğin zaman (alay ederek) derler ki: “Onu (da) bir yerlerden derleyip toplasaydın ya.” De ki: “Ben ancak Rabbimden bana vahyedilene uymaktayım. Bu (Kur’an âyetleri), Rabbinizden gelen basiretlerdir (Gönül gözlerini aydınlatan nurlardır). İman edecek bir topluluk için bir hidayet kaynağı ve bir rahmettir.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- zaman
- وَإِذَا
- لَمْ
- onlara getirmediğin
- تَأْتِهِمْ
- ا ت ي
- bir ayet
- بِايَةٍ
- ا ي ي
- derler
- قَالُوا
- ق و ل
- keşke
- لَوْلَا
- bunu da derleseydin ya
- اجْتَبَيْتَهَا
- ج ب ي
- de ki
- قُلْ
- ق و ل
- ben ancak
- إِنَّمَا
- uyuyorum
- أَتَّبِعُ
- ت ب ع
- şeye
- مَا
- vahyolunana
- يُوحَىٰ
- و ح ي
- bana
- إِلَيَّ
- -den
- مِنْ
- Rabbim-
- رَبِّي
- ر ب ب
- bu (Kur’an)
- هَٰذَا
- basiretlerdir
- بَصَائِرُ
- ب ص ر
- -den
- مِنْ
- Rabbiniz-
- رَبِّكُمْ
- ر ب ب
- ve yol göstericidir
- وَهُدًى
- ه د ي
- ve rahmettir
- وَرَحْمَةٌ
- ر ح م
- bir toplum için
- لِقَوْمٍ
- ق و م
- inanan
- يُؤْمِنُونَ
- ا م ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (Ey Muhammed!) Onlara (istedikleri) bir âyet getirmediğin zaman (alay ederek) derler ki: “Onu (da) bir yerlerden derleyip toplasaydın ya.” De ki: “Ben ancak Rabbimden bana vahyedilene uymaktayım. Bu (Kur’an âyetleri), Rabbinizden gelen basiretlerdir (Gönül gözlerini aydınlatan nurlardır). İman edecek bir topluluk için bir hidayet kaynağı ve bir rahmettir.”
- Diyanet Vakfı: Onlara bir mucize getirmediğin zaman, (ötekiler gibi) onu da derleyip getirseydin ya! derler. De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana uyarım. Bu (Kur´an), Rabbinizden gelen basîretlerdir (kalp gözlerini açan beyanlardır); inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Sen onlara bir ayet getirmediğin zaman «Derleyip toplasaydın ya!» derler. De ki: «Ben ancak Rabbimden bana ne vahyolunuyorsa ona uyarım! Bütünüyle bu Kur´an Rabbinizden gelen kalp gözlerinizi açacak delillerdir. İman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onlara (arzularına göre) bir âyet getirmediğin zaman, derleyip toplasaydın ya derler, sen de de ki; ben ancak Rabbimden bana ne vahyolunuyorsa ona uyarım, işte bütünüyle bu Kur´ân, Rabbinizden gelen basiretlerdir (kalp gözünü açacak beyanlardır), iman eden bir kavim için hidayettir, rahmettir.
- Ali Fikri Yavuz: Onlara (Mekke halkına), istedikleri bir âyeti getirmesen, şöyle derler: “- Sen o âyeti hazırlayıp toplasaydın ya!” De ki: “- Ben ancak Rabbim tarafından bana vahyolunana uyarım. Bütün bu Kur’an âyetleri, Rabbinizden gelen hüccetlerdir; ve iman edecek bir kavim için hidâyettir, rahmettir.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve sen onlara bir âyet getirmediğin zaman derib toplasa idin a dediler, de ki: ben, ancak rabbımdan bana ne vahiy olunuyorsa ona ittiba´ ederim bütün bu Kur´an rabbınızdan gelen basıretlerdir ve iyman edecek bir kavm için bir hidayet ve rahmettir
- Fizilal-il Kuran: Sen onlara bir ayet sunmadığın zaman «kendin bir ayet uydursaydın ya» derler. De ki; «Ben ancak Rabbim tarafından bana indirilen vahye uyuyorum. Bu Kur´an´daki ayetler müminler topluluğu için uyarıcı kanıtlar, doğru yol kılavuzu ve rahmettir.»
- Hasan Basri Çantay: Onlara (istedikleri) bir âyet gelmediği vakit derler ki: «(Kendinden derib) onları toplasaydın ya!». De ki: «Rabbimden bana ne vahy olunursa ben ancak ona uyarım. Bu (Kur´an âyetleri, kalblerinize) Rabbinizden (açılan) gözlerdir, îman edecek bir kavm için (mahz-ı) hidâyet ve rahmetdir».
- İbni Kesir: Onlara bir ayet getimediğin zaman, derler ki: Sen, bir tane yapsaydın ya? De ki: Ben, ancak Rabbımdan bana vahyolunana uyarım. Bu, Rabbımızdan gözleri açacak delillerdir. İman eden bir kavim için hidayet ve rahmettir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onlara bir âyet getirmediğin zaman, «Onu kendi tarafından uydurmalı değil miydin?» derler. De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahy olunana tâbi olurum. Bu Rabbiniz tarafından basiretlerdir ve inanan bir kavim için hidâyettir ve rahmettir.
- Tefhim-ul Kuran: Onlara bir ayet getirmediğin zaman: «Sen Onu (inmeyen ayeti) derleyip toplasana» derler. De ki: «Ben, yalnızca bana Rabbimden vahyolunana uyarım. Bu, Rabbinizden olan basiretlerdir; iman edecek bir topluluk için de bir hidayet ve bir rahmettir.»
Resim yüklenemedi.