Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَعَقَرُوا۟ ٱلنَّاقَةَ وَعَتَوْا۟ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُوا۟ يَٰصَٰلِحُ ٱئْتِنَا بِمَا تَعِدُنَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلْمُرْسَلِينَ
Fe akarûn nâkate ve atev an emri rabbihim ve kâlû yâ sâlihu´tinâ bimâ teidunâ in kunte minel murselîn(murselîne).
Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler ve “Ey Salih! Sen eğer (dediğin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir” dediler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- derken boğazladılar
- فَعَقَرُوا
- ع ق ر
- dişi deveyi
- النَّاقَةَ
- ن و ق
- ve dışına çıktılar
- وَعَتَوْا
- ع ت و
- -ndan
- عَنْ
- buyruğu-
- أَمْرِ
- ا م ر
- Rablerinin
- رَبِّهِمْ
- ر ب ب
- ve dediler
- وَقَالُوا
- ق و ل
- Salih
- يَا صَالِحُ
- ص ل ح
- bize getir
- ائْتِنَا
- ا ت ي
- şeyi
- بِمَا
- bizi tehdidettiğin
- تَعِدُنَا
- و ع د
- eğer
- إِنْ
- isen
- كُنْتَ
- ك و ن
- -den
- مِنَ
- elçiler-
- الْمُرْسَلِينَ
- ر س ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler ve “Ey Salih! Sen eğer (dediğin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir” dediler.
- Diyanet Vakfı: Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Derken o dişi deveyi tepelediler, ayaklarını keserek öldürdüler, Rablerinin emrine baş kaldırdılar ve: «Hey Salih, sen gerçekten peygamberlerden isen, bizi tehdit etmekte olduğun azabı getir de görelim!» dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar; «Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir!» dediler.
- Ali Fikri Yavuz: Nihayet o dişi deveyi öldürdüler. Rablerinin emrinden çıkıp isyan ettiler ve şöyle dediler: “- Ey Salih, sen, gerçek Peygamberlerdensen, bizi kendisiyle korkutmakta olduğun şeyi (azabı), bize getir bakalım.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Derken o nâkayı tepelediler ve rablarının emrinden tuğyan ettiler ve dediler ki: Hey Sâlih, sen gerçek mürselînden isen bizi tehdid etmekte olduğun azâbı getir görelim
- Fizilal-il Kuran: Arkasından Rabblerinin emrine başkaldırarak dişi deveyi boğazladılar ve ´Ey Salih, eğer gerçekten peygambersen, ilerde çarpılacağımızı söylediğin azabı şimdi başımıza getir, bakalım´ dediler.
- Hasan Basri Çantay: Derken o dişi deveyi, ayaklarını keserek, öldürdüler. Rablerinin emrinden (uzaklaşıb) isyan etdiler ve: «Saalih, eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi tehdîd edib durduğun azabı getir bize» dediler.
- İbni Kesir: Ve dişi deveyi kesip devirdiler de Rabblarının emrine baş kaldırdılar ve dediler ki: Ey Salih; eğer sen peygamberlerden isen tehdid edip durduğun azabı getir bize.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Sonra o dişi deveyi boğazladılar, ve Rablerinin emrinden tekebbürde bulunup kaçındılar ve «Ey Sâlih! Eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi korkutur olduğun şeyi bize getir» dediler.
- Tefhim-ul Kuran: Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih´e de şöyle) dediler: «Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım.»
Resim yüklenemedi.