Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُوا۟ وَأَصْلَحُوا۟ وَبَيَّنُوا۟ فَأُو۟لَٰٓئِكَ أَتُوبُ عَلَيْهِمْ ۚ وَأَنَا ٱلتَّوَّابُ ٱلرَّحِيمُ
İllellezîne tâbû ve aslahû ve beyyenû fe ulâike etûbu aleyhim, ve enet tevvâbur rahîm(rahîmu).
Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ancak hariç
- إِلَّا
- (kimseler)
- الَّذِينَ
- tevbe edip
- تَابُوا
- ت و ب
- uslananlar
- وَأَصْلَحُوا
- ص ل ح
- ve (gerçeği) açıklayanlar
- وَبَيَّنُوا
- ب ي ن
- işte onlar
- فَأُولَٰئِكَ
- tevbelerini kabul ederim
- أَتُوبُ
- ت و ب
- onların
- عَلَيْهِمْ
- çünkü ben
- وَأَنَا
- tevbeyi çok kabul edenim
- التَّوَّابُ
- ت و ب
- çok esirgeyenim
- الرَّحِيمُ
- ر ح م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lânetlenmekten) kurtulmuşlardır. Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim. Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim.
- Diyanet Vakfı: Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar başkadır. Zira ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ancak tevbe edip kendilerini düzelterek gerçeği söyleyenler başka. Ben, onları bağışlarım. Ben, çok çok tevbe kabul ederim ve çok bağışlarım.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ancak tevbe edip halini düzelterek gerçeği söyleyenler başka. İşte onları ben bağışlarım. Ben çok merhamet ediciyim, tevbeleri çokça kabul ederim.
- Ali Fikri Yavuz: Ancak Peygamberin vasfını gizlemekten tevbe edenler, hallerini düzeltenler ve gizlediklerini (Peygamberin vasıflarını) açıklayanlar başka. Ben, artık onların günahlarını bağışlarım; ve ben Tevvabım= tevbeyi kabul edenim. Rahîm’im= çok merhametliyim.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): ancak tevbe edib hali düzeltib hakkı söyliyenler başka, ben onları bağışlarım, öyle rahîm tavvabım ben
- Fizilal-il Kuran: Yalnız tevbe edenler, ıslâh olanlar ve gerçeği ortaya koyanlar müstesna; onları ben bağışlarım. Zira ben tevbeleri kabul ederim ve merhametliyim.
- Hasan Basri Çantay: Ancak tevbe (ve rücu) edenler, (hareketlerini) düzeltenler ve (hakıykatı gizlemeyib) iyice açıklayanlar başka. Ben artık onların günâhlarından geçerim. Ben en çok tevbeyi kabul edenim, en çok esirgeyenim.
- İbni Kesir: Ancak tevbe edenler, islah edenler ve (gerçeği) söyleyenler müstesna. Ben; onların tevbelerini kabul ederim. Ve ben Tevvab, Rahim´im.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ancak tövbe edenler, ıslahta bulunanlar ve açıklayanlar müstesna. İşte onların tövbelerini kabul ederim. Ve tevvâb, rahîm olan ancak Ben´im.
- Tefhim-ul Kuran: Ancak tevbe edenler, (kendilerini) düzeltenler ve (indirileni) açıklayanlar (a gelince) ; artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim.