Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَهَزَمُوهُم بِإِذْنِ ٱللَّهِ وَقَتَلَ دَاوُۥدُ جَالُوتَ وَءَاتَىٰهُ ٱللَّهُ ٱلْمُلْكَ وَٱلْحِكْمَةَ وَعَلَّمَهُۥ مِمَّا يَشَآءُ ۗ وَلَوْلَا دَفْعُ ٱللَّهِ ٱلنَّاسَ بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لَّفَسَدَتِ ٱلْأَرْضُ وَلَٰكِنَّ ٱللَّهَ ذُو فَضْلٍ عَلَى ٱلْعَٰلَمِينَ
Fe hezemûhum bi iznillâhi, ve katele dâvudu câlûte ve âtâhullâhul mulke vel hikmete ve allemehu mimmâ yeşâu, ve lev lâ def’ullâhin nâse, bâ’dahum bi ba’din le fesedetil ardu ve lâkinnallâhe zû fadlin alel âlemîn(âlemîne).
Derken, Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud, Câlût’u öldürdü. Allah, ona (Davud’a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- derken onları bozdular
- فَهَزَمُوهُمْ
- ه ز م
- izniyle
- بِإِذْنِ
- ا ذ ن
- Allah’ın
- اللَّهِ
- ve öldürdü
- وَقَتَلَ
- ق ت ل
- Davud
- دَاوُودُ
- Calut’u
- جَالُوتَ
- ve ona (Davud’a) verdi
- وَاتَاهُ
- ا ت ي
- Allah
- اللَّهُ
- hükümdarlık
- الْمُلْكَ
- م ل ك
- ve hikmet
- وَالْحِكْمَةَ
- ح ك م
- ve ona öğretti
- وَعَلَّمَهُ
- ع ل م
- şeyleri
- مِمَّا
- dilediği
- يَشَاءُ
- ش ي ا
- eğer
- وَلَوْلَا
- savmasaydı
- دَفْعُ
- د ف ع
- Allah
- اللَّهِ
- insanların
- النَّاسَ
- ن و س
- bir kısmını
- بَعْضَهُمْ
- ب ع ض
- bir kısmıyle
- بِبَعْضٍ
- ب ع ض
- bozulurdu
- لَفَسَدَتِ
- ف س د
- dünya
- الْأَرْضُ
- ا ر ض
- fakat
- وَلَٰكِنَّ
- Allah
- اللَّهَ
- sahibidir
- ذُو
- lutuf
- فَضْلٍ
- ف ض ل
- karşı
- عَلَى
- bütün alemlere
- الْعَالَمِينَ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Derken, Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud, Câlût’u öldürdü. Allah, ona (Davud’a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir.
- Diyanet Vakfı: Sonunda Allah´ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût´u öldürdü. Allah ona (Davud´a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah´ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Böylece Allah´ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut´u öldürdü, Allah kendisine hükümdarlık ve peygamberlik verdi ve ona dilediği şeyleri öğretti. Allah´ın insanları birbirleriyle önlemesi olmasaydı yeryüzü mutlaka bozulup gitmişti. Fakat Allah´ın bütün akıl sahibi varlıklara karşı bir iyiliği vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Derken, Allah´ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut´u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah´ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir.
- Ali Fikri Yavuz: Nihayet Allah’ın izni ile kâfirleri bozguna uğrattılar. Müminler safında bulunan Dâvut (aleyhisselâm) da düşman hükümdarı Calût’u öldürdü. Allah, Dâvud’a padişahlık ve peygamberlik verdi ve ona dilediği şeyleri öğretti (Zırh yapmak, kuşlarla konuşmak ve güzel sesle okumak gibi...) Eğer Allah, insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile defetmeseydi (müminleri kâfirlere üstün kılmasaydı) yeryüzü fesad ve küfür karanlığına bürünürdü. Fakat Allah, âlemler üzerine ihsan ve rahmet sahibidir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Derken Allahın izniyle onları temamen bozdular, Davud Calutu öldürdü ve Allah kendisine mülk ve hikmet verdi ve daha dilediğinden ona ta´lim de buyurdu, Allahın insanları birbiriyle defetmesi olmasa idi Arz, mutlak fesad bulmuş gitmişti ve lâkin Allahın zevil´ukul âlemlerine bir fazlı var
- Fizilal-il Kuran: Allah’ın izniyle onları hemen hezimete uğrattılar. Davut da Calut’u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmet verdi. Dilemekte olduğu şeylerden de ona öğretti. Şayet Allah insanları birbiriyle def edip savmasaydı yeryüzü muhakkak ki fesada uğrardı. Ancak Allah alemler üzerine fazl u kerem sahibidir.
- Hasan Basri Çantay: Derken (düşmanla karşılaşır karşılaşmaz) Allahın izniyle onları (düşmanlarını) bozguna uğratdılar (Mü´minlerin arasında bulunan) Dâvud da Câlutu öldürdü. Allah da ona (Eşmuîlin ve Taalutun vefatından sonra, bir arada) saltanat ve hikmeti (peygamberliği) verdi ve daha dilemekde olduğundan da ba´zı şeyler öğretdi. Eğer Allah insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile önleyib savmasaydı yer (yüzü) muhakkak fesada uğrardı. Fakat Allah, âlemlere karşı büyük fazi (-u inayet) saahibidir.
- İbni Kesir: Allah´ın izniyle onları hemen hezimete uğrattılar. Davud da Calut´u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmet verdi. Dilemekte olduğunu da ona öğretti. Şayet Allah´ın insanları birbiriyle def´edip savması olmasaydı yeryüzü muhakkak fesada uğrardı. Ancak Allah, alemler üzerinde lutuf sahibidir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Hemen onları Allah Teâlâ´nın izniyle hezimete uğrattılar ve Dâvud, Câlût´u öldürdü ve Allah Teâlâ O´na mülk ve hikmet verdi ve dilediğinden ona talîm buyurdu. Ve eğer Hak Teâlâ´nın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğramış olurdu. Fakat Allah Teâlâ âlemler üzerine fazl-ü kerem sahibidir.
- Tefhim-ul Kuran: Böylece onları, Allah´ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut´u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti. Eğer Allah´ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def´i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.
Resim yüklenemedi.