Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَا لَكُمْ أَلَّا تَأْكُلُوا۟ مِمَّا ذُكِرَ ٱسْمُ ٱللَّهِ عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُم مَّا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ إِلَّا مَا ٱضْطُرِرْتُمْ إِلَيْهِ ۗ وَإِنَّ كَثِيرًا لَّيُضِلُّونَ بِأَهْوَآئِهِم بِغَيْرِ عِلْمٍ ۗ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِٱلْمُعْتَدِينَ
Ve mâ lekum ellâ te’kulû mimmâ zukiresmullâhi aleyhi ve kad fassale lekum mâ harreme aleykum illâ madturirtum ileyh(ileyhi), ve inne kesîren le yudıllûne bi ehvâihim bi gayri ilm(ilmin), inne rabbeke huve a’lemu bil mu’tedîn(mu’tedîne).
Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ne oluyor ki?
- وَمَا
- size
- لَكُمْ
- أَلَّا
- yemiyorsunuz
- تَأْكُلُوا
- ا ك ل
- olanlardan
- مِمَّا
- anılmış
- ذُكِرَ
- ذ ك ر
- adı
- اسْمُ
- س م و
- Allah’ın
- اللَّهِ
- üzerine
- عَلَيْهِ
- ve muhakkak
- وَقَدْ
- açıklamıştır
- فَصَّلَ
- ف ص ل
- size
- لَكُمْ
- şeyleri
- مَا
- haram kıldığı
- حَرَّمَ
- ح ر م
- size
- عَلَيْكُمْ
- dışında
- إِلَّا
- şeyleri
- مَا
- mecbur kaldıklarınız
- اضْطُرِرْتُمْ
- ض ر ر
- onlara
- إِلَيْهِ
- ve doğrusu
- وَإِنَّ
- birçokları
- كَثِيرًا
- ك ث ر
- şaşırtıyorlar
- لَيُضِلُّونَ
- ض ل ل
- keyiflerine uyarak
- بِأَهْوَائِهِمْ
- ه و ي
- olmaksızın
- بِغَيْرِ
- غ ي ر
- bir bilgileri
- عِلْمٍ
- ع ل م
- muhakkak ki
- إِنَّ
- Rabbin
- رَبَّكَ
- ر ب ب
- O
- هُوَ
- çok iyi bilir
- أَعْلَمُ
- ع ل م
- sınırı aşanları
- بِالْمُعْتَدِينَ
- ع د و
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.
- Diyanet Vakfı: Üzerine Allah´ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu bir çokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O, size, çaresiz kaldığınız haller dışında, yasakladığı şeylerin tümünü ayrıntılı olarak bildirmişken, üzerine Allah´ın adı anılmış olanlardan niye yemeyeceksiniz? Evet, birçokları bildiklerinden değil, yalnızca çarpık arzularıyla insanları sapıklığa düşürüyorlar. Şüphesiz o ölçüyü aşanları en iyi bilen Rabbindir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Size ne oluyor da Allah´ın adı anılarak kesilenlerden yemiyorsunuz? Halbuki O size, mecbur kalmanızın dışında haram olan şeyleri genişce açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilmeden keyiflerine uyarak insanları doğru yoldan saptırıyorlar. Muhakkak ki, Rabbin, sınırı aşanları çok iyi bilir.
- Ali Fikri Yavuz: Çaresiz muhtaç bulunduklarınız müstesna olmak üzere, o, size neleri haram kıldığını ayrı ayrı bildirmişken, üzerlerine Allah’ın ismi anılmış olanlardan ne diye yemiyeceksiniz? Gerçekten bir çokları bildiklerinden değil, yalnız nefis arzularıyla halkı sapıklığa düşürüyorlar. Muhakkak ki Rabbindir, o tecavüz edenleri, en iyi bilen...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): O size muztarr olduklarınız müstesna olmak üzere harâm kıldığı neler ise ayrı ayrı bildirmiş iken üzerlerine Allâh ismi anılmış olanlardan neye yimeyeceksiniz? Evet bir çokları bildiklerinden değil, mücerred hevâlariyle halkı behemehal dalâlete düşürüyorlar, şüphesiz ki rabbındır o mütecavizleri en ziyade bilen
- Fizilal-il Kuran: Niçin Allah´ın adı anılarak kesilen hayvanların etlerinden yemiyorsunuz? Oysa Allah çaresizlik sonucu yemek zorunda kaldıklarınız dışında, size haram kıldığı etleri ayrıntılı biçimde açıkladı. Birçokları bilmeden keyfi arzularına uyarak insanları yoldan çıkarırlar. Hiç kuşkusuz Rabbin sınırı aşanları herkesten iyi bilir.
- Hasan Basri Çantay: O, size — kendisine kat´î suretde muztar ve muhtâc bulunduklarınız müstesna olmak üzere — neleri haram kıldığını ayrı ayrı bildirmişken üzerlerine Allahın adı anılmış olanlardan yememeniz de ne oluyor ya? Muhakkak ki bir çokları ilim (ifâde edebilecek deliller) ile (hiç bir münâsebeti) olmayarak hevâ (ve heves) leriyle (halkı) her halde sapdıracaklardır. Şübhesiz ki Rabbin haddi aşanları en çok bilenin ta kendisidir.
- İbni Kesir: Size ne oluyor ki; üzerine Allah´ın adı anılan şeyden yemiyorsunuz? Halbuki darda kalmanızın dışında size haram olanları O, uzun uzadıya açıklamıştır. Doğrusu birçokları heva ve heveslerine uyarak bilmeden sapıtıyorlar. Şüphesiz ki haddi aşanları, en çok bilen Rabbındır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Size ne var ki, üzerine Allah Teâlâ´nın ismi zikredilmiş olanı yemeyesiniz. Ve muhakkak size haram olan şeyler mufassalan bildirilmiştir. Ancak kendisine muzdar kaldığınız şey müstesna. Ve şüphe yok ki birçokları bilmeksizin kendi hevâlarıyla (halkı) dalâlete düşürürler. Senin Rabbin ise muhakkak ki, mütecavizleri en ziyâde bilendir.
- Tefhim-ul Kuran: Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O size haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, üzerinde Allah´ın ismi anılan şeyleri yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva (istek ve tutku) larıyla (kimilerini) saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir.
Resim yüklenemedi.