Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِنَّآ أَرْسَلْنَٰكَ بِٱلْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا ۚ وَإِن مِّنْ أُمَّةٍ إِلَّا خَلَا فِيهَا نَذِيرٌ
İnnâ erselnâke bil hakkı beşîren ve nezîrâ(nezîren), ve in min ummetin illâ halâ fîhâ nezîr(nezîrun).
Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- şüphesiz biz
- إِنَّا
- seni gönderdik
- أَرْسَلْنَاكَ
- ر س ل
- gerçek ile
- بِالْحَقِّ
- ح ق ق
- müjdeleyici
- بَشِيرًا
- ب ش ر
- ve uyarıcı
- وَنَذِيرًا
- ن ذ ر
- ve yoktur
- وَإِنْ
- hiçbir
- مِنْ
- millet
- أُمَّةٍ
- ا م م
- olmayan
- إِلَّا
- (gelip) geçmiş
- خَلَا
- خ ل و
- içinde
- فِيهَا
- bir uyarıcı
- نَذِيرٌ
- ن ذ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.
- Diyanet Vakfı: Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Muhakkak ki, Biz seni gerçek ile hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinden bir uyarıcı geçmiş olmasın.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Muhakkak ki biz seni hak ile hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinde bir uyarıcı geçmiş olmasın.
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm), muhakkak ki, biz seni cennetle müjdeleyici, cehennemle korkutucu bir peygamber olarak Kur’an ile gönderdik. Hiç bir ümmet de yoktur ki, içlerinde cehennem ile korkutucu bir peygamber geçmiş olmasın.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Muhakkak ki seni hakk ile hem bir beşîr hem bir nezîr gönderdik, hiç bir ümmet de yoktur ki içlerinde bir nezîr geçmiş olmasın
- Fizilal-il Kuran: Biz seni gerçeğin müjdecisi ve uyarıcısı (korkutucusu) olarak gönderdik. Her millete mutlaka bir uyarıcı gönderilmiştir.
- Hasan Basri Çantay: Şübhesiz ki biz seni (rahmetimizin) müjdeci (si,) (azabımızın) korkutucu (su) olarak hidâyetle gönderdik. Hiçbir ümmet müstesna olmamak üzere mutlakaa içinde (azâbdan) bir korkutucu (peygamber gelib) geçmişdir.
- İbni Kesir: Muhakkak ki Biz; seni, müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki ona, bir uyarıcı gelmiş olmasın.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Şüphe yok ki, Biz seni bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki illâ içlerinde bir korkutucu gelip geçmiştir.
- Tefhim-ul Kuran: Hiç şüphesiz biz seni, Hak ile bir müjde verici bir uyarıcı, korkutucu olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı, korkutucu gelip geçmiş olmasın.
Resim yüklenemedi.