Your browser doesn’t support HTML5 audio
قُلْ أَذَٰلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ ٱلْخُلْدِ ٱلَّتِى وُعِدَ ٱلْمُتَّقُونَ ۚ كَانَتْ لَهُمْ جَزَآءً وَمَصِيرًا
Kul e zâlike hayrun em cennetul huldilletî vuidel muttekûn(muttekûne), kânet lehum cezâen ve masîrâ(masîren).
De ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dedilen ebedîlik cenneti mi?” Orası onlar için bir mükâfat ve varılacak bir yerdir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- de ki
- قُلْ
- ق و ل
- bu mu?
- أَذَٰلِكَ
- daha iyi
- خَيْرٌ
- خ ي ر
- yoksa
- أَمْ
- cennet (mi?)
- جَنَّةُ
- ج ن ن
- ebedi
- الْخُلْدِ
- خ ل د
- الَّتِي
- va’dedilen
- وُعِدَ
- و ع د
- muttakilere
- الْمُتَّقُونَ
- و ق ي
- olan
- كَانَتْ
- ك و ن
- onlar için
- لَهُمْ
- mükafat
- جَزَاءً
- ج ز ي
- ve varış yeri
- وَمَصِيرًا
- ص ي ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: De ki: “Bu mu daha hayırlıdır, yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dedilen ebedîlik cenneti mi?” Orası onlar için bir mükâfat ve varılacak bir yerdir.
- Diyanet Vakfı: De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takvâ sahiplerine vâdedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): De ki: «O mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va´dolunan sonsuzluk cenneti mi?» O, kendilerine bir mükafat ve varacakları yer olarak hazırlanmıştır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? Çünkü orası, onlar için bir mükafattır ve bir varış yeridir.
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm, o Mekke kâfirlerine) de ki: “- Bu ateş mi hayırlı, yoksa takva sahiblerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? O cennet ki, kendilerine bir mükâfat ve bir dönüş yeri bulunuyor.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ya o mı hayırlı, yoksa müttekilere va´dolunan Huld Cenneti mi? Ki kendilerine bir mükâfat, ve âkıbet varacakları bir me´va bulunuyor
- Fizilal-il Kuran: De ki; «Bu mu iyidir, yoksa Allah´tan korkanlara vaadedilen, onlar için ödül ve barınak olarak hazırlanan ebedi cennet mi?»
- Hasan Basri Çantay: De ki: «Bu mu hayırlı, yoksa muttakıylere va´d olunan ebedîlik cenneti mi? Ki bu, onlar için bir mükâfat, bir merci´dir.
- İbni Kesir: De ki: Bu mu daha hayırlıdır, yoksa müttakilere vaad olunan ebedi cennet mi? Ki bu, onlar için bir mükafat ve son duraktır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Dedi ki: «Ya bu mu daha hayırlıdır, yoksa muttakîler için vaadedilmiş olan Huld cenneti mi ki, onlar için bir mükâfaat ve bir varılacak yer olmuştur.»
- Tefhim-ul Kuran: De ki: «Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va´dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükâfat ve son duraktır.»
Resim yüklenemedi.