Your browser doesn’t support HTML5 audio
كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُۥ فِى قُلُوبِ ٱلْمُجْرِمِينَ
Kezâlike neslukuhu fî kulûbil mucrimîn(mucrimîne).
Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- işte böyle
- كَذَٰلِكَ
- onu sokarız
- نَسْلُكُهُ
- س ل ك
- içine
- فِي
- kalbleri
- قُلُوبِ
- ق ل ب
- suçluların
- الْمُجْرِمِينَ
- ج ر م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız.
- Diyanet Vakfı: İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Biz böylece suçluların kalplerine sokarız onu.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız.
- Ali Fikri Yavuz: Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Biz ona mücrimlerin kalblerinde böyle bir sülûk veririz
- Fizilal-il Kuran: Biz böylece peygamberleri alaya alma huyunu günahkârların kalplerine aşılarız.
- Hasan Basri Çantay: Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız.
- İbni Kesir: Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.
- Ömer Nasuhi Bilmen: İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız.
- Tefhim-ul Kuran: Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkârların kalblerine sokarız.
Resim yüklenemedi.